Bugün 4Temmuz Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz dokuzuncu nöbetimiz.
Bu hafta, atanmış rektöre karşı Boğaziçi bileşenleri olarak sürdürdüğümüz direnişimizin altıncı ayını doldurduk.
Göreve atandığı günlerde “İstifayı düşünmüyorum, bu kriz altı ay içinde biter” diyen Melih Bulu’ya ve etrafındaki atanmışlara seslenmek istiyoruz bir kez daha:
Gözaltılar, soruşturmalar, polis şiddeti, siyasetçi tehdidiyle geçen bu altı ayın sonunda hiçbirimiz aynı insan değiliz artık. Boğaziçi bileşenleri olarak bizler birbirimizi bulduk, yan yana durduk, beraber öğrendik; dayanışmanın ve direnişin verdiği güçle her geçen gün biraz daha çoğaldık.
Sizler ise yapayalnız kaldınız bu altı ayda. Senatoyu ele geçirmek için çevirdiğiniz dolaplara, gözdağı niyetine kampüse yerleştirdiğiniz kameralara rağmen, yönettiğinizi iddia ettiğiniz üniversitenin içinde güvenlikçi çemberi olmadan, ıslıkları duymadan adım atamıyor, kapalı kapılar ardında yaşamak zorunda kalıyorsunuz.
Bu altı ayda sizler tutsak, bizler özgür olduk okulumuzda; sizler aklınızı ve vicdanınızı kaybederken bizler yüreğimiz ve cesaretimizle yol aldık.
Bize umut ve direnç veren bu altı ayın sonunda şunu çok iyi biliyoruz artık: Bu yol bizi nereye götürürse götürsün el ele tutuşarak hep bir adım önde olacağız. Çünkü demokrasi mücadelemizde, özgür ve özerk üniversite talebimizde haklıyız, ısrarcıyız ve birlikte sizden çok daha güçlüyüz.
Korkunuzdan okulumuzu kilit altına da alsanız, kampüse onlarca kamera da yerleştirseniz bilin ki siz hep kaybeden olacaksınız.
Atanmış rektör ve rektör yardımcıları istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğiz.
Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.