Bugün 11 Temmuz 2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz onuncu nöbetimiz.
Boğaziçi bileşenleri olarak altı aydır yürüttüğümüz direnişimiz geçen hafta yeni bir ödülün sahibi oldu:
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin, basın özgürlüğünün önemini vurgulamak amacıyla 1989 yılından bu yana verdiği Basın Özgürlüğü Ödülü’ne kurum olarak Türk Tabipleri Birliği ile birlikte “Boğaziçi Üniversitesi Demokratik Direniş Bileşenleri“ olarak bizler de layık görüldük. Bu değerli ödülle mücadelemize güç ve moral veren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne teşekkür ederiz.
Geride bıraktığımız hafta, üniversitemizde her geçen gün baskısını artıran güvenlikçi zihniyetle mücadele içinde geçti. Kampüsümüz, tarihinde ilk kez, öğrenci ve akademisyenlere keyfi şekilde kapatılırken barışçıl protesto haklarını kullanan öğrenciler güvenlikçi şiddetine maruz kaldı, darp edildi. Atanmış yönetimin düşmanca tutumu, baskıcı uygulamaları sadece öğrencilere karşı değil akademisyenlere karşı da çeşitli şekillerde hafta boyu devam etti.
Gücü sadece emrindeki güvenlikçilere yeten, onun dışında hiçbir şeyi yönetemeyen, kampüs içinde ne sevgi ne de saygı gören, başını eğmeden dolaşamayan bu atanmış kadro, üniversitemizde kaba kuvvet ve düşmanlıkla geçirdiği her gün suç işlemektedir ve yaşananlardan da birincil derecede sorumludur. Bu kişilerin işlediği suçların cezasız kalmaması için biz mezunlar da takipte olacağız.
Geçen hafta ayrıca, üniversitemizin farklı fakültelerinde görevli bir akademisyen heyetinin Meclis temasları da gündemdeydi. Altı siyasi partiyi ziyaret eden akademisyenler milletvekilleriyle, üniversitemizin ilkelerini ve üniversite yönetim yapılanmasına ilişkin çalışma komisyonunun raporunu paylaştı.
Bu vesileyle biz de, özellikle muhalefet milletvekillerine bir çağrıda bulunmak istiyoruz:
Güvenlikçi şiddetine, senato gaspına, liyakatsiz kadrolara, hukuksuz uygulamalara, keyfi yönetime karşı gelebilmenin, özgür ve özerk bir üniversiteye kavuşmanın yolu doğruyu aramakla, doğru politikalar üretmekle mümkün olur. Altı aydır dile getirdiğimiz taleplerin siyasete nasıl yansıtılacağının, ihtiyaç duyulan düzenlemelerin nasıl hayata geçirilebileceğinin yollarını bulmak siz milletvekillerinin sorumluluğudur.
İtiraz çığlıklarımızın anlamlı bir çözüm üretebilmesi, özgür ve özerk üniversitelerin, güvenli kampüslerin, liyakate dayalı yönetim anlayışının hayatımızda yer bulabilmesi için siyasi aklın öncelikle yapıcı bir arayışa girmesi, ardından da daha iyiye gidebileceğimiz bir siyaset yaklaşımı sergilemesi gerekir.
Doğru siyaseti üretebilmek için öncelikle istek sonra da cesaret ve gayret talep ediyoruz sizden.
Çünkü çok iyi biliyoruz ki Boğaziçi meselesi memleket meselesidir ve çözüme de ancak, sorunu sürekli gündemde tutarak, her meşru mecrada mücadele ederek ve doğruyu yılmadan arayarak ulaşabiliriz.
Atanmış rektör ve rektör yardımcıları istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğiz.
Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.