Bugün 29 Ağustos 2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla bir araya geldiğimiz onyedinci nöbetimiz.
Yine bir geceyarısı kararnamesiyle üniversitemize rektör atanan Naci İnci, geçen hafta içinde kamuoyuna da duyurarak hem öğrencilere hem de akademisyenlere seslendi ve “ötekinin” haklarının gözetilmesinden, Boğaziçi kültürünün gereklerinden ve karşılıklı saygıya dayalı bir ortamın oluşturulmasının öneminden bahsetti.
İnci’nin açık mektubunda gündeme getirdiği tüm bu başlıklarda okulumuzun ilkelerinden ne kadar uzak olduğu, yılın başından bu yana sergilediği performansıyla ortadadır. “Mevki ve makamlar geçicidir” diyen ancak akademisyenlerin %95 oranındaki güvensizlik oyuna rağmen koltuk kapmaktan geri durmayan İnci’nin bu süreçte Boğaziçi’ne ne yaptığını bizler de mezunlar olarak farklı platformlarda sık sık kamuoyuna hatırlatmaya çalışıyoruz.
Önümüzde zorlu bir süreç var, biliyoruz.
Birçok alanda aynı anda mücadele etmemiz, üniversitemizin tabandan gelen örgütlenme geleneğinin, demokratik ve şeffaf yönetim yapısının sürdürülebilmesi için tüm paydaşlar olarak bir arada ve yanyana durmamız, her çabayı harcamamız gerekiyor, farkındayız.
Özgür ve özerk üniversite idealine kavuşabilmemizin yolu sadece bizim mücadelemizden de geçmiyor bunu da biliyoruz: Bu nedenle mevcut yüksek öğrenim kanununun değişmesi yönünde gerekli politikaların üretilmesi için Meclis’e, okulumuzla ilgili halen devam eden davaların bir an önce ele alınması için yargıya da çağrıda bulunuyoruz.
Akademisyenlerin güven oyu verdiği 17 adaydan hiçbirinin sahip olmadığı, sadece Naci İnci’de bulunan özelliğin kamuoyuyla paylaşılmaması da, adrese teslim ilanlarla üniversitemizde kadrolaşma gayretleri de, senato ve diğer kurumlar üzerinden yürütülmeye çalışılan kanunsuz işler de, karşı karşıya olduğumuz husumetin birer yansımasıdır.
Bu nedenle tekrar hatırlatalım: Boğaziçi meselesi memleket meselesidir
Atanmış yönetimin yok etmeye çalıştığı katılımcı yönetim kültürümüzü ve özgür akademik ortamın güvencesi olan ilkelerimizi korumak, siyaset üretebilmek için niyet göstermek, ısrarcı ve takipçi olmak sadece Boğaziçi için değil, özgür ve özerk üniversite mücadelesini veren herkes için bir başlangıç olacaktır.
Bizler, atanmış rektör ve rektör yardımcıları istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar buradayız.
Türkiye’de demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite için:
Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.