Özgür üniversite ve özerk akademi özlemiyle dört mevsimi geride bırakan Boğaziçililer olarak bugün bu çimlerde hep birlikte ve yan yana durmanın önemi büyük bizim için. Biz mezunlar, 300 günü aşan direnişimizde her günümüzü sizler gibi bu kampüste yaşayarak, direnerek, kaba kuvvete karşı durarak geçirmedik. Akademisyenler, öğrenciler ve çalışanlar olarak sizlerin dirayetinizi, inadınızı ve ısrarınızı, hep biraz uzaktan, biraz geriden takip etmek zorunda kaldık ama inanın sizlerden çok şey öğrendik.
Tüm farklılıklarımıza rağmen birlik olmayı, bir amaç için bir arada durmayı , birbirimizi tanımayı, tahammül etmeyi ve bu değerli mücadeleye ortak olmayı öğrendik.
En gergin anlarda bile çözüm arama gayretiniz, herkesin sözünün değer buılduğu anlar yaratma beceriniz, kendinize ayna tutabilme yürekliliğiniz ve dimdik duruşunuz bizlere ilham verdi. Sizin dayanışma biçiminize, mahkeme kapılarında her şeye ve herkese rağmen dans edebilme cüretinize hayran kaldık, kucaklaşmalarınıza özendik. Biz sizlerle büyüdük, kendimizi ve birbirimizi daha iyi tanıdık ve çoğaldık.
Sizin sayenizde birbirimize umutla bağlıyız artık ve bunun için hepinize minnetarız.
Üniversitemizi yönetemeyen bir anlayışın hoyratlığıyla geçirdiğimiz bu 300 gün bize bir şey daha öğretti:
Kayyum yönetiminin tüm dayatmalarına, hukuksuz uygulamalarına, yalanlarına, keyfi yasaklarına, kurnaz çıkışlarına ve kavgacı tutumuna karşı mücadele verirken, aynı zamanda yüzlerine yerleşen korkuyu, seslerine yansıyan çaresizliği de gördük; ve haklı olmanın gücünü öğrendik.
Türkiye’nin en uzun soluklu direnişlerinden birinin parçası olan bizler artık çok iyi biliyoruz ki, bir arada ısrarla sürdürdüğümüz bu dayanışma bizi, bu ülkede eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşamayı, daha iyi bir hayat kurmayı, demokratik bir toplum yaratmayı dert edinen herkesle bir araya getirdi, sesimizi onlarla buluşturdu.
İşte tam da bu nedenle Boğaziçi direnişi Türkiye için bir örnek olsun istiyoruz.
Bizleri tüm farklılıklarımıza rağmen bir arada tutan bu direniş bundan sonra sadece bizi değil Türkiye’yi ileriye taşısın, “Boğaziçi dersleri” herkese gerçekten ders olsun istiyoruz.
Çünkü sorunları ortada olan mevcut sistemi bu inanç ve gayretle geride bırakabileceğimize, şimdiye kadar ertelenen, görmezden gelinen çözüm önerilerini tüm bileşenlerin ve aynı ideali paylaşan tüm kesimlerin katılımıyla tartışıp hayata geçirebileceğimize gönülden inanıyoruz.
İçinde bulunduğumuz tıkanmışlık halinin aşılabilmesi, kurumların ilkelere ve değerlere sahip çıkan, liyakate dayalı bir yönetim anlayışına kavuşabilmesi için doğru politikaların üretilmesini talep etmekten, bu konuda ısrarcı ve takipçi olmaktan vazgeçmeyecek, çoğalarak bir arada durmayı sürdüreceğiz.
Kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren tüm uygulamalar, ders kapatmalar, kampüs yasaklamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar biz buradayız. Öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, Berke ve Perit’in derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.