Bugün 19 Aralık Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz otuzikinci nöbetimiz.
Bu hafta kayyum yönetimin keyfi uygulamalarına, tepeden atamalarına karşı üniversitemizin tüm bölüm ve birimlerinin bir kez daha, hep beraber, güçlü bir şekilde seslerini yükselttiği, Boğaziçi’ne verilen kamu zararını ısrarla dile getirdiği bir hafta oldu.
Akademisyenler, Boğaziçi’nde sosyal bilimler alanındaki tüm lisansüstü programları yöneten Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne, üniversite dışından, enstitüye bağlı herhangi bir birimle ilgisi olmayan bir akademisyenin müdür olarak atanmasını ortak bir açıklamayla protesto ederken, bu görevi yerine getirmek üzere bir ismin zaten seçildiğini de yeniden hatırlattılar. Yine aynı hafta içinde Matematik Bölümü’nden bir öğretim üyesinin çalışma izninin de tamamen keyfi bir kararla iptal edildiğini öğrendik.
Bu ortak açıklamaların, sık sık söz söylemenin, tekrara düşme kaygısı olmadan aynı itirazı dile getirmenin mücadelemiz açısından değeri büyük; çünkü bu eylemlilik hali, bize dayatılan bu keyfiyete, yasa tanımazlığa alışmadığımızı ve asla alışmayacağımızı herkese ve en çok da kendimize hatırlattığımız bir görev adeta.
Öğrencilerin gerçekleştirdiği eylemlerin, tutuklu arkadaşlarının esaretine karşılık kayyum rektöre bıraktıkları bozuk paraların, kampüslere, sokaklara astıkları afişlerin, ailelerin birlik olma çabalarının, biz mezunların her pazar tuttuğu çevrimiçi nöbetlerin, her ayın ilk cuması kampüste buluşma gayretimizin elbette bir nedeni, bir amacı var:
Ülkemizde liyakate dayalı, şeffaf, demokratik bir yönetim yapısına sahip, özerk ve özgür üniversite idealine ulaşmak için sürdürdüğümüz direnişimiz birinci yılına yaklaşırken tüm bileşenler olarak yaşananları unutturmamaya, her sözümüz ve her eylemimizle verilen mücadeleyi kayda geçirmeye çalışıyor; karşımızdaki yıkım ekibine asla itaat etmeyeceğimizi herkesin bilmesini istiyoruz.
Ülkemiz, var olan değerleri yok etmekten başka bir hedefi olmayan, art niyetli bir anlayışın ve bu yıkım siyasetiyle barışık yaşayanların elinde adeta rehin tutulurken, üniversitemizde yükselttiğimiz her ses, attığımız her adım bu karanlığa tuttuğumuz bir umut ışığıdır.
İnanıyoruz ki pek çok alanda bizim gibi mücadele verenlerle buluştukça, birbirimize cesaret bulaştırdıkça, bize dayatılan keyfiliği, zorbalığı unutmadan direndikçe çoğalacak, bu koyu karanlığı mutlaka yırtacağız.
Kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren tüm uygulamalar, keyfi girişimler, ders kapatmalar, kampüs yasaklamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar biz buradayız.
Öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, 75 gündür adeta rehin tutulan Berke ve Perit’in derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.