“Özel duruşma uygulaması temel hukuk prensiplerine aykırıdır”
Boğaziçi direnişine destek olmak amacıyla her pazar mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, Berke Gök ve Perit Özen’in de aralarında bulunduğu 14 öğrenci hakkındaki duruşmaya katılmayan müştekiler için özel bir duruşma yapılmasını eleştirerek “Kamu otoritesinin kötüye kullanıldığı bu tür uygulamalar temel hukuk prensiplerine aykırıdır ve ülkemizin kurumlarının nasıl bir keyfiyet içinde yönetildiğinin de iyi bir göstergesidir” diye konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi olarak bir araya gelen mezunlar, otuzaltıncı buluşmalarında, kayyum yönetiminin kapalı kapılar ardında iş bitirme gayretlerine, soru işaretleriyle dolu, birbiriyle çelişen açıklamalarına, uygulamalarına değindi.
“Kayyum rektör Naci İnci’nin şikâyetiyle tutuklanarak 94 gün cezaevinde kalan Berke Gök ve Perit Özen’in de aralarında bulunduğu 14 öğrenci hakkındaki duruşmaya katılmayan müştekiler için daha sonra ayrı bir duruşma düzenlendiğini, tüm Türkiye ile birlikte basından öğrendik” diye konuşan mezunlar, sanıklara ve avukatlarına bildirilmeden, kapalı kapılar ardında organize edilen ve şimdiye kadar örneği görülmemiş bu özel uygulamanın temel hukuk prensiplerine aykırı olduğunu ve öğrencilerin adil yargılama hakkını açık şekilde ihlal ettiğini vurguladı.
Açıklamalarında Matematik Bölümü öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ın çalışma izninin ani bir kararla iptaline de değinen mezunlar, Naci İnci’nin daha önce bu konuda bilgisinin olmadığını söylemesine rağmen YÖK’e kendisinin talepte bulunduğunun ortaya çıktığını hatırlattı.
Üniversitenin ilgili kurumlarının iradesini yok sayan, daha önce alınmış kararlara doğrudan müdahele ederek tersine çeviren bu uygulamanın da gizli birtakım girişimlerle yönetilmesinin tehlikelerine dikkat çeken mezunlar, “Bu kayyum anlayışının devlet kurumlarıyla işbirliği içinde attığı her adım, bir kamu kurumuna bile isteye zarar vermeye yönelik, kamu otoritesinin kötüye kullanıldığı uygulamalardır ve sadece okulumuzun değil, ülkemizin kurumlarının nasıl bir keyfiyet içinde yönetildiğinin de iyi bir göstergesidir” diye konuştu.
Bu yıkım ekibinin, karşılarına çıkan her konuda yeni yeni hukuksuzluklar yaratarak “ben yaptım oldu” anlayışıyla bir şeyler elde edeceğini sandığını belirten Boğaziçi mezunları, “Bizler, Türkiye’deki her üniversitenin bir Boğaziçi olması için mücadele ediyor, gençlerimizin hepsine daha iyi bir ortak gelecek sunmaya çalışıyoruz” ifadesini kullandı.
“Elli yıllık bu devlet üniversitesinin ayakta kalmasını sağlayan özelliklerini, varlık sebebimizi, ne için mücadele ettiğimizi bıkmadan usanmadan anlatmaya devam edecek; her gün bir başka hoyratlık, zorbalık ve haksızlıkla karşılaştığımız bu zor zamanlarda değerlerimizi yok etmek isteyenlere inat, değişimi daha da sağlam bir şekilde var etmeye çalışacağız” diye konuşan mezunlar, bu yolda yalnız olmadıklarını da vurguladı.
Kendileriyle aynı ideali paylaşanlarla şimdiye kadar birçok mecrada buluşma, yan yana durma imkanı bulduklarını hatırlatan mezunlar, bu desteğin son örneğini de çok sayıda yurttaşın katılımıyla duyurulan bir dayanışma mektubunda gördüklerini belirterek, “Karşımızdaki karanlığı ancak bu şekilde çoğaldıkça yok edeceğimize inanıyoruz” diye konuştu.