Bugün 3 Temmuz Pazar. Özerk ve özgür üniversite için verdiğimiz mücadelede akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla bir araya geldiğimiz elli dokuzuncu mezun nöbetimiz.
Kayyum yönetiminin üniversite içi değerlendirme süreçlerini, liyakat kriterlerini yok sayarak idari kadro oluşturma gayretleri sürerken, geride bıraktığımız hafta, özerk, özgür, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite idealine doğru yepyeni adımların atıldığı, dayanışmamızı genişlettiğimiz umut dolu günler de bıraktı bize.
“Başka Bir Üniversite Mümkün” şiarıyla bir araya gelen 13 üniversite ve kurumdan akademisyenler, siyasi parti temsilcileri Ankara’da yapılan iki günlük çalıştayda, “Türkiye Yükseköğretim Alanının Yeniden Yapılandırılması” başlığı altında yükseköğretime yönelik ortak akıl çalışmasının ilkini gerçekleştirdi.
Ülkemizde üniversite eğitiminde yaşanan sorunların çözümüne odaklanan, bu konuda yeni bir yasal çerçeve oluşturulmasını da gündemine alan çalışmaların çoğalmasını diliyor; daha iyi bir Türkiye hayali ile başlayan, hak ve adalet mücadelemize güç katan her girişimin, bu hukuksuzluk günleri sona erdiğinde bizlere değerli bir yol haritası sunacağına inanıyoruz.
O günler gelinceye kadar bizler, bu uzun ve zorlu yolda baskılara karşı bir arada durmaya, itirazlarımızı her mecrada yüksek sesle dile getirmeye ve sorunlarımıza dayanışma içinde çözüm yolları aramaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki bu mücadeleyi er ya da geç haklılar kazanacak.
Hukuk alanında geçen hafta yaşanan gelişmeler de biz tam da bunu gösteren, yeni bir direnme gücü veren kanıtlar sundu. Ocak 2021’de Melih Bulu’nun kayyum olarak atanmasıyla başlayan protesto gösterilerinde gözaltına alınan, haklarında dava açılan tüm öğrenciler bu hafta sonuçlanan davada berat ederken, Ekim 2021’de Naci İnci’nin şikâyetiyle açılan ve kamuoyunda “araba davası” olarak bilinen davada da, yargılanan tüm öğrencilerin yurt dışı yasağı, imza yükümlülüğü ve celselere katılma zorunluluğu kaldırıldı.
Barışçıl protesto haklarını kullanan öğrencileri sayısız disiplin soruşturması ve haksız davayla yıldırmaya çalışan, eğitim haklarını gaspeden, kendi koltuklarından başka bir şey düşünmeyen bu kayyum anlayışına karşı mücadelemizi her alanda sonuna kadar sürdürecek, okulumuzu ele geçirmek için yapılan tüm girişimlerin bir gün mutlaka hukuk önünde hesabının sorulması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.
Türkiye’de her alanda yepyeni dayanışma örneklerine şahit olduğumuz şu günler bize hep aynı gerçeği hatırlatıyor: Toplumsal muhalefet olarak verdiğimiz her mücadeleyi yan yana durarak, bize dayatılanları kabul etmeyerek, doğru politikaların üretilmesini talep etmekten, bu konuda ısrarcı ve takipçi olmaktan vazgeçmeyerek kazanabiliriz.
Kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren tüm uygulamalar ve atamalar sona erdirilene kadar biz buradayız. İşlerine ve derslerine son verilen akademisyenlerle, üç fakültenin seçilmiş dekanlarının görevlerine iade edilmesini, hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili kararın geri alınmasını, direnenlere uygulanan baskı ve şiddetin sona erdirilmesini talep ediyor, gayrimeşru yönetimin veri gaspına ilişkin sorularımıza cevap vermesini bekliyoruz.
Kabul etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.