Bugün 9 Ocak Pazar. Özerk ve özgür üniversite için verdiğimiz mücadelede akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla bir araya geldiğimiz otuzbeşinci mezun nöbetimiz.
Kayyum yönetimini protesto ettikleri için Naci İnci’nin şikayeti ile 94 gün boyunca adeta rehin alınan Boğaziçi öğrencileri Berke Gök ve Perit Özen’in keyfi tutuklulukları nihayet sona erdi.
Her iki öğrencimize de geçmiş olsun diyor, tüm süreç boyunca haklı mücadelelerine sahip çıkarak metanetli duruşlarıyla hepimize örnek oldukları; ancak bir arada durdukça gerçek anlamda özgürleşebileceğimizi bize gösterdikleri için teşekkür ediyoruz.
Adalet sisteminin iktidarın kendisi gibi düşünmeyen herkese karşı kullandığı bir baskı aracına dönüştüğü ülkemizde sadece Berke ve Perit’in davasına bakarak bile çok şey söylemek, çok sayıda soruyu ısrarla gündeme getirmek mümkün.
İlk duruşmalarında tahliye edilen Berke ve Perit’in neden 94 gün boyunca özgürlüklerinden mahrum bırakıldığını, eğitim haklarının ihlal edildiğini sormaktan, bugüne kadar yüzlerce öğrencinin niçin gözaltına alındığını, burslarının kesildiğini, yurtdışı çıkışlarının engellendiğini, akademisyenlerin neden savcılığa ifadeye çağrıldığını sorgulamaktan vazgeçmemeli; düşünce ve ifade özgürlüğünün bulunmadığı, temel hak ve özgürlüklere saygı duyulmayan bir dünyada hiç kimse için bir gelecek olamayacağını unutmamalıyız.
Bu hafta akademisyenler, öğrenciler ve mezunlar olarak mücadelemizin birinci yılında Güney Meydan’da bir araya geldiğimizde de bu soruları ve daha nicelerini sormaya, okulumuzda yaratılmaya çalışılan baskı ve korku atmosferine karşı tüm bileşenler olarak direnmeye devam edeceğimizi güçlü bir şekilde bir kez daha beyan ettik. Üniversitemizi keyfî kararlarla, kaba kuvvet ve baskıyla yönetebileceğini, herkesi gözdağıyla sindirebileceğini zanneden kayyum yönetiminin yalnızlığı karşısında, bir yıldır korkmadan ve yılmadan yan yana durarak, doğru soruları ve doğru talepleri ısrarla dile getirerek nasıl çoğaldığımızı yeniden gösterme fırsatı bulduk.
Dayanışmanın değerini, dostluğun gücünü ve kucaklaşmanın güzelliğini sık sık hissettiğimiz bu yıldönümü haftasında bir kez daha hatırlatalım: Kampüsteki dilek ağacımıza astığımız tüm dileklerimizin gerçekleşeceği güne kadar biz buradayız.
Bize dayatılan keyfiliği, hukuksuzluğu, yıldırma girişimlerini, zorbalığı kabul etmiyor, bu ülkedeki tüm gençlerin ilkelere ve değerlere sahip çıkan, nitelikli, liyakate dayalı özerk ve özgür bir üniversite eğitimine kavuşabilmesi için bir arada durmaktan, bu konuda ısrarcı ve takipçi olmaktan vazgeçmiyoruz.
Kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını, kurumsal işleyişe zarar veren tüm uygulamaların ve atamaların sona erdirilmesini, işlerine ve derslerine son verilen akademisyenlerin görevlerine iade edilmesini; hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili kararın geri alınmasını, öğrencilerle akademisyenlere yönelik tüm soruşturma ve davaların sona erdirilmesini talep ediyoruz.
Kabul etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.