Mezun Nöbetleri – 21 Kasım 2021

Bugün 21 Kasım Pazar.  Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz yirmisekizinci nöbetimiz.

Okulumuzu yönetilemez hale getiren kayyum rektörlüğün talebi ve YÖK’ün de görevlendirmesiyle bu hafta hukuksuz bir uygulamayla daha karşılaştık. Sosyal Bilimler Enstitüsü  Müdürlüğü’ne, Şubat ayında  201 akademisyenin %98 evet  oyuyla seçilen ve o tarihten bu yana ataması yapılmayan Profesör Dr. Ünal Zenginobuz yerine yine tepeden inme bir kararla Bakırçay Üniversitesi’nden bir hukukçu atandı.

Bu atama sadece koltuk kapmak için yapılan siyasi bir görevlendirmedir ve Naci İnci yönetimi, üniversitemizin anayasa ile güvence altına alınan özerklik ilkesini bilinçli bir şekilde ihlal etmektedir. 

Yönetemedikçe telaşa düşen, çırpınan, çırpındıkça daha da zorlanan ve sıkıştığı yerden, etrafında doğru olan her şeyi yok ederek çıkmaya çalışan tehlikeli bir yönetim var karşımızda.   

Okulumuzu ne pahasına olursa olsun ele geçirilecek bir savaş alanı gibi gören, kurumlarını gaspetmek için kendi adamlarına yer açmaya çalışan bu anlayışın kadrolaşma oyunlarına da, kampüsü denetleme gayretiyle tellerle, demir kapılarla, kameralar  ve sivil polislerle ablukaya alma girişimlerine de  boyun eğmeyeceğimizi buradan bir kez daha tekrar etmek istiyoruz.  

Kendi öğrencilerini ihbar eden, tutuklatan, haklarında tedbir kararı aldıran, her ortamda kaba kuvvetle susturmaya çalışan bu zorba yönetime karşı haklı olmanın verdiği güçle tüm bleşenler olarak bir arada durmaya devam edeceğiz. 

Türkiye’nin bugün yaşadığı yönetim krizinin bir izdüşümüne şahit olduğumuz okulumuzu bu yasa tanımaz, totaliter yıkım ekibine bırakmayacak, bu talan düzenine kaptırmayacağız. Ve bu kampüste şahit olduğumuz her tür hukuksuzluğu, baskıyı, şiddeti ve  tehdidi dile getirmekten vazgeçmeyecek, bir gün hesabının sorulması için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz. 

Kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren tüm uygulamalar, ders kapatmalar, kampüs yasaklamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar biz buradayız. 

Can Candan’ın bir an önce göreve iade edilmesini, Feyzi Erçin, Seda Binbaşgil ve Özcan Vardar’ın derslerinin devamını, öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, 47 gündür adeta rehin tutulan Berke ve Perit’in derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.       

Kabul Etmiyoruz Vazgeçmiyoruz!

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 14 Kasım 2021

Bugün 14 Kasım Pazar.  Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz yirmiyedinci nöbetimiz.

Özerk ve özgür üniversite mücadelesiyle geçirdiğimiz 315 günü geride bıraktık. Akademisyenler, öğrenciler, çalışanlar, mezunlar ve aileler 5 Kasım’da kampüste buluşmuş, üniversitemize verilen hasarları ve taleplerimizi ısrarla dile getirerek direnişimizde dayanışmanın gücüne bir kez daha dikkat çekmiştik. Aynı talepleri geçen hafta sonu, mezunların girişimiyle İstanbul Maratonu’na katılan 200’den fazla Boğaziçili olarak şehrin sokaklarında da haykırdık.   

Biz tüm kararlılığımızla bu mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi, bizlerle aynı ideali paylaşanlarla bir arada durmaya, kayyumlar gidene kadar direnmeye devam edeceğimizi tüm ülkeye ilan ederken okulumuzu yönetmekten aciz olan atanmış kadroların bu birliktelikten, dayanışmanın yarattığı mücadele ruhundan rahatsız olduğunu, hatta korktuğunu çok iyi biliyoruz. 

İşgal ettikleri koltuklarından kalkmamak için her şeyi yapmaya hazır olan bu kadro, korkularını yasa tanımaz, keyfi uygulamalarla, kaba kuvvete dayalı güç gösterileriyle sergilemeye devam ediyor maalesef. Senato kararı olmadan, ilgili kurullara danışmadan, liyakate dayalı kriterlere aykırı şekilde  bölümlere atama yapma, başka ülkelerdeki üniversitelerle anlaşma imzalama cüretini kendinde bulan bu yönetim, yetersizliğini örtmek için bir yandan da kampüsümüzü ablukaya almayı sürdürüyor. 

Mezunların okula erişimini engellemek için çareyi tel çekmekte bulan, kameralar ve sivil polislerle, muhbir arayışlarıyla tekinsiz bir eğitim ortamı yaratmaya çalışan bu güvenlikçi yaklaşım, kayyum kadronun yönetim becerisine sahip olmadığını da açıkça göstermektedir. 

Rektörlüğün önünü dokunulmaz alan ilan ederek, akademisyenlere kampüsü yasaklayarak, onları gözetleyip haklarında rapor tutturarak üniversitemizi yönettiğini zanneden, her günü çevik kuvvet tehdidi ve güvenlikçi zorbalığıyla geçirmeye çalışan Naci İnci öğrenciler hakkında tedbir kararı aldırmaktan da utanmamaktadır.  

Kendisinin  şikayeti üzerine,  haklarında herhangi bir iddianame bulunmadan tek kişilik hücrelerde bir aydan fazladır rehin  tutulan Berke ve Perit’in eğitim hakları ellerinden alınırken, insan hakları ihlal edilirken Naci İnci bu insafsız uygulamayla tüm öğrencilere, hatta tüm Boğaziçi bileşenlerine gözdağı verdiğini zannetmekte, çaresizliğini bu tür girişimlerle örtbas etmeye çalışmaktadır. 

Her türlü itirazı tehdit olarak algılayan, yükselen her sesi yasakçı ve güvenlikçi önlemlerle bastırma telaşına giren, pervasızlıkta ve zorbalıkta sınır tanımayan bu garimeşru yönetim bilmelidir ki bizler, sizin kızarmayan yüzlerinize ayna tutmaya devam edecek, şahit olduğumuz bu yaklaşımın hesabının bir gün sorulması için, her yaptığınız hukuksuzluğu, güç gösterisini dillendirmekten, kayda geçirmekten vazgeçmeyeceğiz. 

Kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren tüm uygulamalar, ders kapatmalar, kampüs yasaklamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar biz buradayız. Yalan ve talan zihniyetiyle tüm bileşenler olarak mücadele etmeye devam ediyor, akademisyenlerin açtığı davaların destekçisi, takipçisi ve katılımcısı olmayı sürdürüyoruz. 

Öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, Berke ve Perit’in derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Kabul etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri – 14 Kasım 2021

“Kızarmayan yüzlerinize ayna tutmaya devam edeceğiz”

Mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, kayyum yönetiminin keyfi, yasa tanımaz, baskıcı uygulamalarına her gün yenilerinin eklendiğini belirterek, ilgili kurumlara danışılmadan bölümlere atama yapılmaya başlandığını, akademisyenlerin kampüs içinde gözetlendiğini, haklarında rapor tutulduğunu duyurdu. Öğrencilerin yüksek  sesle dile getirdikleri her itirazdan sonra gözaltına alındığını da hatırlatan mezunlar, şahit oldukları hukuksuz uygulamaları duyurmaktan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları yirmi yedinci buluşmalarında atanmış yönetimin yasa tanımaz, keyfi uygulamalarının, kaba kuvvete dayalı güç gösterilerinin devam ettiğine dikkat çekti. Senato kararı olmadan, ilgili kurullara danışmadan, liyakate dayalı kriterlere aykırı şekilde  bölümlere atama yapıldığını, başka ülkelerdeki üniversitelerle anlaşma imzalandığını vurgulayan mezunlar, kampüsün de tam bir abluka altında olduğunu herkesin gözetlendiğini duyurdu. 

“Mezunların okula erişimini engellemek için çareyi tel çekmekte bulan, kameralar ve sivil polislerle, muhbir arayışlarıyla tekinsiz bir eğitim ortamı yaratmaya çalışan bu güvenlikçi yaklaşım, kayyum kadronun yönetim becerisine sahip olmadığını da açıkça göstermektedir” diye konuşan mezunlar, rektörlük binasının önünün dokunulmaz alan ilan edildiğini, akademisyenlerin kampüs içinde kameralarla gözetlendiğini, haklarında rapor tuttulduğunu belirtti. 

Naci İnci’nin 6284 sayılı kanuna dayanarak  öğrenciler hakkında tedbir kararı aldırdığını da hatırlatan mezunlar, “Kendisinin  şikayeti üzerine,  haklarında herhangi bir iddianame bulunmadan tek kişilik hücrelerde bir aydan fazladır rehin  tutulan Berke ve Perit’in eğitim hakları ellerinden alınırken, insan hakları ihlal edilirken Naci İnci bu insafsız uygulamayla tüm öğrencilere, hatta tüm Boğaziçi bileşenlerine gözdağı verdiğini zannetmekte, çaresizliğini bu tür girişimlerle örtbas etmeye çalışmaktadır” açıklamasında bulundu.  

Mezunlar yaptıkları basın açıklamasında “Her türlü itirazı tehdit olarak algılayan, yükselen her sesi yasakçı ve güvenlikçi önlemlerle bastırma telaşına giren, pervasızlıkta ve zorbalıkta sınır tanımayan bu garimeşru yönetim bilmelidir ki bizler, sizin kızarmayan yüzlerinize ayna tutmaya devam edecek, şahit olduğumuz bu yaklaşımın hesabının bir gün sorulması için, her yaptığınız hukuksuzluğu, güç gösterisini dillendirmekten, kayda geçirmekten vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.  

Mezun Nöbetleri – 5 Kasım 2021

Özgür üniversite ve özerk akademi özlemiyle dört mevsimi geride bırakan Boğaziçililer olarak bugün bu çimlerde hep birlikte ve yan yana durmanın önemi büyük bizim için. Biz mezunlar, 300 günü aşan direnişimizde her günümüzü sizler gibi bu kampüste yaşayarak, direnerek, kaba kuvvete karşı durarak geçirmedik.  Akademisyenler, öğrenciler ve çalışanlar olarak sizlerin dirayetinizi, inadınızı ve ısrarınızı, hep biraz uzaktan, biraz geriden takip etmek zorunda kaldık ama inanın sizlerden çok şey öğrendik.

Tüm farklılıklarımıza rağmen birlik olmayı, bir amaç için bir arada durmayı , birbirimizi tanımayı, tahammül etmeyi ve bu değerli mücadeleye ortak olmayı öğrendik.

En gergin anlarda bile çözüm arama gayretiniz, herkesin sözünün değer buılduğu anlar yaratma beceriniz, kendinize ayna tutabilme yürekliliğiniz ve dimdik duruşunuz bizlere ilham verdi. Sizin dayanışma biçiminize, mahkeme kapılarında her şeye ve herkese rağmen dans edebilme cüretinize hayran kaldık, kucaklaşmalarınıza özendik. Biz sizlerle büyüdük, kendimizi ve birbirimizi daha iyi tanıdık ve çoğaldık.

Sizin sayenizde  birbirimize umutla bağlıyız artık ve bunun için hepinize minnetarız.

Üniversitemizi yönetemeyen bir anlayışın hoyratlığıyla geçirdiğimiz bu 300 gün bize bir şey daha öğretti:

Kayyum yönetiminin tüm dayatmalarına, hukuksuz uygulamalarına, yalanlarına, keyfi yasaklarına, kurnaz çıkışlarına ve kavgacı tutumuna karşı mücadele verirken, aynı zamanda yüzlerine yerleşen korkuyu, seslerine yansıyan çaresizliği de gördük; ve haklı olmanın gücünü öğrendik.

Türkiye’nin en uzun soluklu direnişlerinden birinin parçası olan bizler artık çok iyi biliyoruz ki, bir arada ısrarla sürdürdüğümüz bu dayanışma bizi, bu ülkede eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşamayı, daha iyi bir hayat kurmayı, demokratik bir toplum yaratmayı dert edinen herkesle bir araya getirdi, sesimizi onlarla  buluşturdu.

İşte tam da bu nedenle Boğaziçi direnişi Türkiye için bir örnek olsun istiyoruz.

Bizleri tüm farklılıklarımıza rağmen bir arada tutan bu direniş bundan sonra sadece bizi değil Türkiye’yi ileriye taşısın, “Boğaziçi dersleri” herkese gerçekten ders olsun istiyoruz.

Çünkü sorunları ortada olan mevcut sistemi bu inanç ve gayretle geride bırakabileceğimize, şimdiye kadar ertelenen, görmezden gelinen çözüm önerilerini tüm bileşenlerin ve aynı ideali paylaşan tüm kesimlerin katılımıyla tartışıp hayata geçirebileceğimize gönülden inanıyoruz.

İçinde bulunduğumuz  tıkanmışlık halinin aşılabilmesi, kurumların ilkelere  ve değerlere sahip çıkan, liyakate dayalı bir yönetim anlayışına kavuşabilmesi için doğru politikaların üretilmesini talep etmekten, bu konuda ısrarcı ve takipçi olmaktan vazgeçmeyecek, çoğalarak bir arada durmayı sürdüreceğiz. 

Kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren tüm uygulamalar, ders kapatmalar, kampüs yasaklamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar biz buradayız.  Öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, Berke ve Perit’in derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 5 Kasım 2021

Boğaziçi 300 gündür direniyor

Özgür ve özerk üniversite ideali için 300 gündür direnen Boğaziçililer, dayanışmanın gücünü göstermek ve sesini çoğaltmak için kampüste bir araya geldi. Akademisyenler, öğrenciler, çalışanlar, mezunlar ve öğrenci ailelerinden oluşan Boğaziçi bileşenleri, Türkiye’de demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar mücadeleye devam edeceklerini duyurdu.

Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum yönetimine karşı 2 Ocak’tan bu yana devam eden direniş 300 günü geride bıraktı. Akademisyenler, öğrenciler, çalışanlar, mezunlar ve öğrenci ailelerinden oluşan Boğaziçi bileşenleri, Güney Meydan’da bir araya geldi ve gün boyu süren farklı etkinliklerle, mücadeleye devam edeceklerini duyurdu. 

Akademisyenlerin her gün rektörlük binasına sırtlarını dönerek tuttukları nöbete bu kez tüm bileşenler olarak katılan Boğaziçililer, nöbetin ardından direnişin 300 günü vesilesiyle birer bildiri okudu.

Bildirilerin ortak talepleri başta Naci İnci olmak üzere atanmış kadroların derhal istifa etmesi, tutuklu yargılanan ve eğitim hakları engellenen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Caner Perit Özer ve Enis Berke Gök’ün serbest bırakılması, hukuksuzca yargılanan tüm öğrencilerin dava süreçlerinin sonlandırılması ve dersleri iptal edilen akademisyenlerin görevlerine iade edilmesi oldu.

Bildirilerinde Naci İnci’nin ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik kanuna başvurduğuna dikkat çeken akademisyenler “Kendisi için öğrencilerimize ilişkin aldırdığı koruma tedbir kararı yönetim acizliğinin delilidir” ifadesini kullandı.

Öğrenciler, nöbet sonrasında tutuklu arkadaşları Berke’nin Metris Cezaevi’nden yolladığı mektubu da okudu.  “Herkesin eşitçe fikirlerini paylaşarak ve elini taşın altına koyarak çok güzel şeyler ürettiği 300 gün deneyimledik ve deneyimlemeye devam ediyoruz. Aslında 300 gündür bu okulu yönetenler yine biz bileşenleriz” sözleriyle duygularını dile getiren Berke, mektubunda Boğaziçi için direnenlere selam gönderdi.

Ortak nöbete ülkenin dört bir yanından kampüse gelerek katılan öğrenci aileleri “Herkes bilsin: Bizler çocuklarımızın yanındayız ve onlarla gurur duyuyoruz” açıklamasında bulundu. Mezunlar ise Güney Meydan’da okudukları bildiride “İçinde bulunduğumuz tıkanmışlık halinin aşılabilmesi, kurumların ilkelere ve değerlere sahip çıkan, liyakate dayalı bir yönetim anlayışına kavuşabilmesi için doğru politikaların üretilmesini talep etmekten, bu konuda ısrarcı ve takipçi olmaktan vazgeçmeyecek, çoğalarak bir arada durmayı sürdüreceğiz” dediler. Çalışanlar adına açıklama yapan Eğitim-Sen temsilcileri ise son 300 gündür yaşananların bir üniversitenin nasıl yönetilemeyeceğini gösterdiğini vurgulayarak “Şimdiden Türkiye demokrasi tarihine geçen bu uzun soluklu mücadelemizin eskisinden de güzel bir Boğaziçi yaratacağına inanıyoruz” diye konuştu.

Nöbetin ardından öğrenciler 300 gündür sürdürdükleri direnişin sesini çoğaltmak için sergi, pankart atölyesi, Berk ve Perit’e mektup yazımı ve konser gibi barışçıl etkinlikler düzenledi.

Mezun Nöbetleri – 31 Ekim 2021

Bugün 31 Ekim Pazar.  Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz yirmialtıncı nöbetimiz.

Özerk ve özgür üniversite mücadelesi verdiğimiz 300 günü geride bırakırken, yeni bir şiddet ve baskı ortamıyla karşı karşıyayız. Kayyum yönetimi, geçen hafta yaşananlardan da anlaşılacağı gibi, üniversitemizi sivil polis gözetiminde, güvenlikçi şiddeti ve çevik kuvvet tehdidiyle yöneteceğini açıkça ilan etmiştir. 300 gündür dile getirilen taleplere karşı söyleyecek tek bir sözü olmayan, acizliğini güç kullanarak gizlemeye çalışan bu yönetimin kof kibrini rektörlük önünde bizzat başlattığı “çadır kavgası”yla hepimiz bir kez daha görmüş olduk.  

Kendi öğrencisi, akademisyeni ve mezununa gözdağı vermekten başka bir şey yapamayan, talepleri dinlemeyi, kavramayı ısrarla reddeden bu yönetimin gözünde üniversite kampüsü, sadece bir tehdit ortamıdır. Yapılan her eylemle, açılan her çadırla ve söylenen her şarkıyla bir itirazın dile getirildiğini, çok sesliliğin  beslendiğini, fikirlerin özgürce tartışıldığını gören ve bundan delice korkan bu anlayışın böyle bir ortamda uzun süre yaşama imkanı yoktur. Ve izlediğimiz kaba kuvvet gösterileri bu yönetimin var olma savaşında ne kadar zorlandığının da göstergesidir.

Üniversitemizi yönetemediğini attığı her adımla adeta ilan eden kayyum yönetimi baskıcı uygulamalarını sadece güvenlikçi tedbirlerle değil idari usulsüzlükler, yasa tanımaz davranışlar ve hukuki oyunlarla da sürdürmeye çalışıyor. Daha önce öğrencileri ihbar ederek tutuklanmalarına neden olan Naci Inci’nin bu hafta da, kendisi için yeni bir mağduriyet yaratma gayretiyle 14 öğrenci hakkında “Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik kanuna” başvurarak tedbir kararı aldırdığı bilgisi geldi.

Bu kanun uygulanamadığı için kadınların hayatını kaybettiği ülkemizde bir üniversite rektörünün kendi öğrencilerine karşı bu tedbiri aldırmaya çalışması, mücadele ettiğimiz bu anlayışın pervasızlığını  ve acımasızlığını göstermektedir. 

Polis kasklarının ve kılıfına uydurulan kanunların arkasına saklanarak üniversitemizde var olmaya çalışan, beğenmediği haberlere erişim engeli getiren, sevmediği akademisyenlerin çevrim içi varlığından bile korkan, güvenlikçi takviyesiyle iş yapmaya çalışan  bu yönetimin yüzü hiç kızarmayacak, biliyoruz; ama yılmıyoruz. Kamuoyu önünde onları utandırmaya, haklı taleplerimizi ısrarla dile getirmeye ve tüm paydaşlar olarak bir arada durmaya devam ediyoruz.

Bu vesileyle tüm mezunları 5 Kasım Cuma günü okulumuzda gerçekleştireceğimiz ortak nöbete davet ediyoruz. Her türlü zorluğa, baskıya, tehdide, usulsüzlüğe, yalana ve yasağa rağmen 300 gündür yılmadan sürdürdüğümüz direnişimiz bize dayanışmanın önemini, gücünü ve güzelliğini gösterdi. Hiçbirimiz 300 gün önceki kişi değiliz artık; yeni bir hayata, yeni bir gayeye, yeni bir umuda tutunduk. Gelin bu değerli kazanımı hep birlikte okulumuzda öğrenciler, akademisyenler ve çalışanlarla birlikte kutlayalım.

Kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren tüm uygulamalar, ders kapatmalar, kampüs yasaklamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar biz buradayız. Can Candan’ın bir an önce göreve iade edilmesini, Feyzi Erçin, Seda Binbaşgil ve Özcan Vardar’ın derslerinin devamını, öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, tutuklu öğrencilerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.           

Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz!

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 31 Ekim 2021

Boğaziçi 300 gündür direniyor

Mezun nöbetinde buluşan Boğaziçililer, her türlü zorluğa, baskıya, tehdide, usulsüzlüğe, yalana ve yasağa rağmen tüm paydaşlar olarak direnişlerini 300 gündür sürdürdüklerine dikkat çekerek, tüm mezunları 5 Kasım Cuma günü Boğaziçi’nde ortak nöbete davet etti.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları yirmialtıncı buluşmalarında, özerk ve özgür üniversite mücadelesinde 300 günü geride bırakırken, yeni bir şiddet ve baskı ortamıyla karşı karşıya olduklarını vurguladı.

“Kayyum yönetimi, son haftalarda yaşananlardan da anlaşılacağı gibi, üniversitemizi sivil polis gözetiminde, güvenlikçi şiddeti ve çevik kuvvet tehdidiyle yöneteceğini açıkça ilan etmiştir” diye konuşan mezunlar, 300 gündür dile getirilen taleplere karşı söyleyecek tek bir sözü olmayan yönetimin, acizliğini güç kullanarak gizlemeye çalıştığını belirtti.  

Kendi öğrencisi, akademisyeni ve mezununa gözdağı vermekten başka bir şey yapamayan,  talepleri dinlemeyi, kavramayı ısrarla reddeden yönetimin üniversite kampüsünü, sadece bir tehdit ortamı olarak gördüğüne değinen Boazğiçi mezunları “Yapılan her eylemle, açılan her çadırla ve söylenen her şarkıyla bir itirazın dile getirildiğini, çok sesliliğin  beslendiğini, fikirlerin özgürce tartışıldığını gören ve bundan delice korkan bu anlayışın böyle bir ortamda uzun süre yaşama imkanı yoktur. Ve izlediğimiz kaba kuvvet gösterileri bu yönetimin var olma savaşında ne kadar zorlandığının da göstergesidir” diye konuştu.

Naci İnci ve atanmış kadronun, baskıcı uygulamalarını sadece güvenlikçi tedbirlerle değil idari usulsüzlükler, yasa tanımaz davranışlar ve hukuki oyunlarla da sürdürmeye çalıştığına dikkat çeken mezunlar, daha önce öğrencileri ihbar ederek tutuklanmalarına neden olan İnci’nin son olarak  kendisi için yeni bir mağduriyet yaratma gayretiyle 14 öğrenci hakkında “Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik kanuna” başvurarak tedbir kararı aldırdığını hatırlattı.

Boğaziçi mezunları, “Bu kanun uygulanamadığı için kadınların hayatını kaybettiği ülkemizde bir üniversite rektörünün kendi öğrencilerine karşı bu tedbiri aldırmaya çalışması, mücadele ettiğimiz bu anlayışın pervasızlığını  ve acımasızlığını göstermektedir” diye konuştu. 

“Polis kasklarının ve kılıfına uydurulan kanunların arkasına saklanarak üniversitemizde var olmaya çalışan, beğenmediği haberlere erişim engeli getiren, sevmediği akademisyenlerin çevrim içi varlığından bile korkan, güvenlikçi takviyesiyle iş yapmaya çalışan  bu yönetimin yüzü hiç kızarmayacak, biliyoruz” diyen mezunlar her şeye rağmen yılmadıklarını, haklı taleplerini ısrarla dile getirmeye ve tüm paydaşlar olarak bir arada durmaya devam edeceklerini duyurdu.

Boğaziçililer yaptıkları basın açıklamasında, tüm mezunları 5 Kasım Cuma günü Boğaziçi  Üniversitesinde gerçekleştirecekleri ortak nöbete davet etti. “Her türlü zorluğa, baskıya, tehdide, usulsüzlüğe, yalana ve yasağa rağmen 300 gündür yılmadan sürdürdüğümüz direnişimiz bize dayanışmanın önemini, gücünü ve güzelliğini gösterdi” diyen mezunlar, “Hiçbirimiz 300 gün önceki kişi değiliz artık; yeni bir hayata, yeni bir gayeye, yeni bir umuda tutunduk. Gelin bu değerli kazanımı hep birlikte okulumuzda öğrenciler, akademisyenler ve çalışanlarla birlikte kutlayalım” diye konuştu.

MEZUNLARIMIZIN KAMPÜSE GİRİŞİ HAKKINDA

COVİD ÖNLEMLERİ KAPSAMINDA KAMPÜSE GİRİŞ

COVID 19 pandemisine yönelik önlemler çerçevesinde, öğrenci, akademik personel, idari personel ve mezunlar bundan böyle okul kimlik kartlarına entegre edilmiş, HES kod kontrolü ile kampüslere girebilecekler.

Bunun için Mezunlar olarak yapılması gereken işlemler şöyle:

  • Mezun kartını okuldan almış olmak. Mezun kartı örneği:
  • Mezun kartınız yoksa veya yeniden çıkartmanız gerekiyorsa;

https://mezun.boun.edu.tr/ adresine girip Mezun kartını aldın mı girişinden devam edip, Mezun girişi yönlendirmesi ile işlemleri tamamlıyoruz.  

  • Bu mail adresi yoksa Mezunlar ofisini arayarak bu mail adresini almak gerekli.

            Mezunlar ofisi tel: 212-359 46 43-42

Bu mail adresini aldıktan sonra okul bir şifre gönderiyor, buraya o şifreyi giriyoruz.

  • Daha sonra güncel HES kodunuzu soruyor ve bu kodu giriyoruz.
  • Bu işlemleri yaptıktan sonra mezun kartı ile HES kodu eşleşiyor.

UNUTMAYIN!

  • Her okula girişimizde HES KODU EŞLEŞTİRİLMİŞ MEZUN KARTIMIZI MUTLAKA YANIMIZDA GETİRİYORUZ
  • Her okula gidilecek gün mezun kartı ve HES kodu eşleşmesinin yapılmasına gerek yok zaten bu eşleşme güncelliğini her gün devam ettiriyor.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 17 Ekim 2021

 “Gençlerin geleceğinden çalan her girişimin karşısındayız”

Mezun nöbetinde buluşan Boğaziçililer, kayyum yönetiminin akademik yılın henüz başında sergilediği  utanç verici davranışlara, öğrencilerin ihbar edilerek tutuklanmasına, kampüse alınmayan akademisyenlere değinerek, “Gençlerin geleceğinden çalınan her girişime karşı hep birlikte, büyük bir aile olarak durmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları yirmi dördüncü buluşmalarında, üniversitelerinde öğrencilere ve akademisyenlere karşı yürütülen düşmanca yaklaşıma dikkat çekerek öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, akademisyenlere uygulanan keyfi yasakların kaldırılmasını talep etti.

Kendi öğrencilerini ihbar eden, akademisyenlerin kampüsteki varlığına bile tahammül edemeyen kayyum yönetimin aslında bu davranışlarıyla korkusunu gösterdiğini vurgulayan mezunlar, yaptıkları basın açıklamasında Naci İnci’nin Boğaziçi direnişine ilişkin sözlerine de değindi.

“Boğaziçi direnişi, Naci İnci’nin çeşitli mecralarda ısrarla dile getirdiği ve belli ki inanmak da istediği gibi ne 20 – 30 öğrencinin ne de huzur istemeyen ‘dar’ bir kesim akademisyenin protestosudur. Boğaziçi direnişi, öğrencisinden, akademisyenine, çalışanından, mezununa çok kalabalık bir ailenin, özerk ve özgür üniversite mücadelesidir” diye konuşan mezunlar, İnci’nin  rektör adaylığı seçim döneminde Boğaziçi akademisyenlerinin yüzde 95 oyuyla güvensizlik oyu alan isim olduğunu hatırlattı.

“İnanmak istediği dünyayı ezber cümlelerle kurmaya uğraşan, ağzından çıkanla aslında kendini ikna etmeye çalışan ve dile getirilen itirazı anlamamayı seçen bu zihniyetin, küçümsediği gerçeklerden ne kadar kopuk olduğunu ve onlardan nasıl da korktuğunu hepimiz biliyoruz” diyen Boğaziçi mezunları, bu yaklaşımın sadece Boğaziçi’ne değil Türkiye’nin her alanına sirayet ettiğinin de altını çizdi.  

“Ancak biz tüm baskıya, gözdağına, utanç vesilesi olan uygulamalara, hukuksuzluklara rağmen haklı olmanın verdiği güvenle hala buradayız ve gençlerin geleceğinden çalınan her girişime karşı hep birlikte, büyük bir aile olarak durmaya devam edeceğiz” diye konuşan mezunlar,   öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, tutuklu öğrencilerin serbest bırakılmasını ve akademisyenlere uygulanan düşmanca yaklaşımdan  vazgeçilmesini talep etti.

Mezun Nöbetleri – 17 Ekim 2021

Bugün 17 Ekim 2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz yirmi dördüncü nöbetimiz.

Geride bıraktığımız hafta, utanç ve korku üzerine bolca düşündüğümüz, tartıştığımız bir hafta oldu. Aynı anda hem kayyum yönetiminin utanç duyduğumuz eylem ve açıklamalarına hem de bu davranışlarıyla haksızın korkusunu nasıl ele verdiğine şahit olduk. 

Öğrencileri, tutuklamalar ve gözaltılarla sindirmeye çalışan, akademisyenlerin kampüsteki varlığına bile tahammülü bulunmayan atanmışların, üniversitemizin ilkelerini  bir kez daha fütursuzca ihlal edişini gördük.

Gençlerden, akademisyenlerden korkan, onları ihbar eden, kampüse sokmayan, her fırsatta keyfi uygulamalara, kaba güce sarılan ve sonuçta üniversiteyi yönetilemez hale getiren bu zihniyet korkusunu, sadece eylemleriyle değil, on aydır devam eden ve şimdiden Türkiye tarihine geçen Boğaziçi direnişiyle ilgili küçümseyici sözleriyle de ortaya koydu geçen hafta.

Bu vesileyle tekrar herkese bir kez daha buradan seslenmek istiyoruz:

Boğaziçi direnişi, Naci İnci’nin çeşitli mecralarda ısrarla dile getirdiği ve belli ki inanmak da istediği gibi ne 20 – 30 öğrencinin ne de huzur istemeyen “dar” bir kesim akademisyenin protestosudur. Boğaziçi direnişi, öğrencisinden , akademisyenine, çalışanından, mezununa çok kalabalık bir ailenin, özerk ve özgür üniversite mücadelesidir ve Naci İnci, akademisyenlerin yüzde 95 oyuyla reddedilen isimdir.

İnanmak istediği dünyayı ezber cümlelerle kurmaya uğraşan, ağzından çıkanla aslında kendini ikna etmeye çalışan ve dile getirilen itirazı anlamamayı seçen bu zihniyetin, küçümsediği gerçeklerden ne kadar kopuk olduğunu ve onlardan nasıl da korktuğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.  

Görmek istediğine kibirle tutunan, istemediğine hoyratça yaklaşan, göstermelik gücünü sırtını dayadığı yalan ve talan düzeninden alan bu yaklaşımın sadece üniversitemize değil Türkiye’nin her alanına sirayet ettiğinin de farkındayız.

Ancak biz tüm baskıya, gözdağına, utanç vesilesi olan uygulamalara, hukuksuzluklara rağmen haklı olmanın verdiği güvenle hala buradayız ve gençlerin geleceğinden çalınan her girişime karşı hep birlikte, büyük bir aile olarak durmaya devam edeceğiz.  

Öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan tüm soruşturma ve yargılamaların sona erdirilmesini, tutuklu öğrencilerin serbest bırakılmasını ve akademisyenlere uygulanan düşmanca yaklaşımdan  vazgeçilmesini talep ediyoruz.

Üniversitemizin değerlerine, kültürüne ve ilkelerine bu şekilde zarar verilmesini kabul etmiyor,  kayyum rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimler istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren tüm uygulamalar, keyfi girişimler, ders kapatmalar, kampüs yasaklamalar sona erdirilene  ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi  herkesin bilmesini istiyoruz.

Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz!