Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 18 Temmuz 2021

 “Daha güçlü durma ve değişim için harekete geçme vakti”

Mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer, Melih Bulu’nun görevden alınmasının kendilerine önümüzdeki dönem için yenI bir güç ve mücadele azmi kazandırdığını belirterek  “Vakit, hukuksuz uygulamalara, artarak devam eden yıldırma girişimlerine, tehditlere karşı daha da güçlü durma  ve değişim için harekete geçme vaktidir” diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları onbirinci buluşmalarında Melih Bulu’nun görevden alınmasından sonra yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. 

Melih Bulu’nun arkasında uzun bir hasar listesi bıraktığını ve kendilerine, bir üniversitenin nasıl olmaması gerektiğini gösterdiğini vurgulayan mezunlar, “Bu gelişme bize önümüzdeki dönem için yeni bir güç, yeni bir mücadele azmi kazandırdı. Çünkü sadece son dört günde yaşananlara bakarak yolun henüz başında olduğumuzun farkındayız” diye konuştu. 

Bulu’nun görevden alındığı aynı hafta içinde güvenlik görevlisi alımı için ilan verildiğine, dava süreci devam eden Hukuk Fakültesi’ne doçent ve araştırma görevlisi arandığına dikkat çeken Boğaziçi mezunları “Son olarak da, direnişimizin hafızasını oluşturan  Can Candan’ın vekaleten atanmış rektörün ilk icraatıyla görevine son verilmesi ve hakkında açılan disiplin soruşturması, bugüne kadar gördüğümüz  düşmanca tutumun  hız kesmeden sürdüğünü gösteriyor” değerlendirmesini yaptı.  

Üniversitelerinin demokratik yapısına büyük zarar veren Bulu döneminin tekrar etmemesi için tüm bileşenler olarak taleplerini dile getirmekten  asla  vazgeçmeyeceklerini duyuran mezunlar, rektör adayı belirleme sürecini başlatan akademsiyenleri desteklediklerini  de vurguladılar. 

“Mücadelesini verdiğimiz özerk üniversite, akademik yöneticilerini kendi bileşenlerince seçen, tabandan yönetilen ve bu işleyişi düzenleyen kanunlara sahip bir üniversite anlamına gelmektedir” diye konuşan Boğaziçi mezunları, bu ideale sahip herkesi aylardır yürüttükleri direnişe destek vermeye ve üniversite özerkliğinin sağlanabilmesi için gerekli politikaların üretilmesi konusunda ısrarcı olmaya çağırdı. 

“Bu yolda artık bir dakika bile kaybetmeye tahammülümüz  kalmadı.  Vakit, hukuksuz uygulamalara, artarak devam eden yıldırma girişimlerine, tehditlere karşı daha da güçlü durma  ve değişim için harekete geçme vaktidir” diye konuşan Boğaziçililer, mezunlar olarak gündeme getirdiklari  intihal dosyasının da, akademisyenlerin  açtığı davaların da, öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan soruşturma ve yargılamaların da  takipçisi olmaya devam edeceklerini vurguladı. 

Mezun Nöbetleri – 18 Temmuz 2021

Bugün 18 Temmuz  2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz onbirinci  nöbetimiz.

Üniversitemize 2 Ocak gece yarısı rektör olarak atanan Melih Bulu arkasında uzun bir hasar listesi bırakarak, 15 Temmuz’da yine bir gece yarısı görevinden alındı.  Bize, bir üniversitenin nasıl olmaması gerektiğini gösteren Bulu’nun gidişi, Boğaziçi bileşenleri olarak inat ve inançla sürdürdüğümüz direnişimizin başarısıdır.

Bu gelişme bize önümüzdeki dönem için yeni bir güç, yeni bir mücadele azmi kazandırdı. Çünkü sadece son dört günde yaşananlara bakarak yolun henüz başında olduğumuzun farkındayız.

Güvenlik görevlisi alımı için verilen ilanlar, dava süreci devam eden Hukuk Fakültesi’ne doçent ve araştırma görevlisi arayışı, son olarak da, on dört yıldır üniversitemizde görev yapan ve direnişimizin hafızasını oluşturan  Can Candan’ın vekaleten atanmış rektörün ilk icraatıyla görevine son verilmesi ve hakkında açılan disiplin soruşturması, bugüne kadar gördüğümüz  düşmanca tutumun  hız kesmeden sürdüğünü gösteriyor.

Ama biz yılmıyoruz.

Haklı olmanın verdiği güvenle dimdik durmaya devam ediyoruz.  Üniversitemizin demokratik yapısına büyük zarar veren Bulu döneminin tekrar etmemesi için tüm bileşenler olarak taleplerimizi dile getirmekten  de asla  vazgeçmiyoruz.  

Akademisyenler, üniversitemizin etik ilkelerine bağlılığını beyan eden kendi bünyemizdeki adaylarla yapılacak demokratik bir aday belirleme sürecinin başladığını ilan etmişlerdir. Mezunlar olarak onların bu iradesinin destekçisi olduğumuzu vurgulamak istiyoruz.

Mücadelesini verdiğimiz özerk üniversite, akademik yöneticilerini kendi bileşenlerince seçen, tabandan yönetilen ve bu işleyişi düzenleyen kanunlara sahip bir üniversite anlamına gelmektedir.   

Bu ideale sahip herkesi aylardır yürüttüğümüz mücadelemize destek vermeye, üniversite özerkliğinin sağlanabilmesi için gerekli politikaların üretilmesi konusunda ısrarcı olmaya çağırıyoruz.

Bu yolda artık bir dakika bile kaybetmeye tahammülümüz  kalmadı.  Vakit, hukuksuz uygulamalara, artarak devam eden yıldırma girişimlerine, tehditlere karşı daha da güçlü durma  ve değişim için harekete geçme vaktidir.

Vekaleten atanmış rektör ve yardımcıları istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar biz buradayız. 

Mezunlar olarak gündeme getirdiğimiz intihal dosyasının da, akademisyenlerin  açtığı davaların da, öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan soruşturma ve yargılamaların da  takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Kabul Etmiyoruz.  Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 11 Temmuz 2021

Boğaziçi mezunlarından milletvekillerine çağrı

Boğaziçi direnişine destek amacıyla çevrimiçi mezun nöbetinde buluşan Boğaziçililer, özgür ve özerk bir üniversiteye kavuşmanın yolunun doğru politikalar üretmekle mümkün olacağını vurgulayarak milletvekillerinden, ihtiyaç duyulan düzenlemelerin nasıl hayata geçirilebileceğinin yollarını araştırmalarını istedi.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen Boğaziçi mezunları onuncu buluşmalarında milletvekillerine çağrıda bulundu. 

Nöbet sonrası yaptıkları açıklamada farklı fakültelerden bir grup akademisyenin Meclis ziyaretine değinen mezunlar, “Bu vesileyle biz de buradan özellikle muhalefet milletvekillerine seslenmek istiyoruz” diye konuştu. 

Güvenlikçi şiddetine, senato gaspına, liyakatsiz kadrolara, hukuksuz uygulamalara, keyfi yönetime karşı gelebilmenin, özgür ve özerk bir üniversiteye kavuşmanın yolunun doğru politikalar üretmekle mümkün olacağına işaret eden mezunlar “Altı aydır dile getirdiğimiz taleplerin siyasete nasıl yansıtılacağının, ihtiyaç duyulan düzenlemelerin nasıl hayata geçirilebileceğinin yollarını bulmak siz milletvekillerinin sorumluluğudur” açıklamasında bulundu. 

 “İtiraz çığlıklarımızın anlamlı bir çözüm üretebilmesi, özgür ve özerk üniversitelerin, güvenli kampüslerin, liyakate dayalı yönetim anlayışının hayatımızda yer bulabilmesi için siyasi aklın öncelikle yapıcı bir arayışa girmesi, ardından da daha iyiye gidebileceğimiz bir siyaset yaklaşımı sergilemesi gerekir” diyen Boğaziçi mezunları milletvekillerine seslenerek “Doğru siyaseti üretebilmek için öncelikle istek sonra da cesaret ve gayret talep ediyoruz sizden” çağrısında bulundu.

Mezunlar ayrıca üniversitelerinde baskısını giderek artıran güvenlikçi zihniyetle de mücadelelerini sürdüreceklerini belirterek atanmış yönetimin baskıcı uygulamalarını eleştirdi.  Mezunlar, “Gücü sadece emrindeki güvenlikçilere yeten, onun dışında hiçbir şeyi yönetemeyen bu atanmış kadro, üniversitemizde kaba kuvvet ve düşmanlıkla geçirdiği her gün suç işlemektedir ve yaşananlardan da birincil derecede sorumludur. Bu kişilerin işlediği suçların cezasız kalmaması için bizler de takipte olacağız” diye konuştu. 

Mezun Nöbetleri – 11 Temmuz 2021

Bugün 11 Temmuz  2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz onuncu nöbetimiz.

Boğaziçi bileşenleri olarak altı aydır yürüttüğümüz direnişimiz geçen hafta yeni bir ödülün sahibi oldu:

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin, basın özgürlüğünün önemini vurgulamak amacıyla 1989 yılından bu yana verdiği Basın Özgürlüğü Ödülü’ne kurum olarak Türk Tabipleri Birliği ile birlikte “Boğaziçi Üniversitesi Demokratik Direniş Bileşenleri“ olarak bizler de layık görüldük. Bu değerli ödülle mücadelemize güç ve moral veren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne  teşekkür ederiz.

Geride bıraktığımız hafta, üniversitemizde her geçen gün baskısını artıran güvenlikçi zihniyetle mücadele içinde geçti. Kampüsümüz, tarihinde ilk kez, öğrenci ve akademisyenlere keyfi şekilde kapatılırken  barışçıl protesto haklarını kullanan öğrenciler güvenlikçi şiddetine maruz kaldı, darp edildi. Atanmış yönetimin düşmanca tutumu, baskıcı uygulamaları sadece öğrencilere karşı değil akademisyenlere karşı da çeşitli şekillerde hafta boyu devam etti.

Gücü sadece emrindeki güvenlikçilere yeten, onun dışında hiçbir şeyi yönetemeyen, kampüs içinde ne sevgi ne de saygı gören, başını eğmeden dolaşamayan bu atanmış kadro, üniversitemizde kaba kuvvet ve düşmanlıkla geçirdiği her gün suç işlemektedir ve yaşananlardan da birincil derecede sorumludur. Bu kişilerin işlediği suçların cezasız kalmaması için biz mezunlar da takipte olacağız. 

Geçen hafta ayrıca, üniversitemizin farklı fakültelerinde görevli bir akademisyen heyetinin Meclis temasları da gündemdeydi.  Altı siyasi partiyi ziyaret eden akademisyenler milletvekilleriyle, üniversitemizin ilkelerini ve üniversite yönetim yapılanmasına ilişkin çalışma komisyonunun raporunu paylaştı.

Bu vesileyle biz de, özellikle muhalefet milletvekillerine bir çağrıda bulunmak istiyoruz:

Güvenlikçi şiddetine, senato gaspına, liyakatsiz kadrolara, hukuksuz uygulamalara, keyfi yönetime karşı gelebilmenin, özgür ve özerk bir üniversiteye kavuşmanın yolu doğruyu aramakla, doğru politikalar üretmekle mümkün olur. Altı aydır dile getirdiğimiz taleplerin siyasete nasıl yansıtılacağının, ihtiyaç duyulan düzenlemelerin nasıl hayata geçirilebileceğinin yollarını bulmak siz milletvekillerinin sorumluluğudur.

İtiraz çığlıklarımızın anlamlı bir çözüm üretebilmesi, özgür ve özerk üniversitelerin, güvenli kampüslerin, liyakate dayalı yönetim anlayışının hayatımızda yer bulabilmesi için siyasi aklın öncelikle yapıcı bir arayışa girmesi, ardından da daha iyiye gidebileceğimiz bir siyaset yaklaşımı sergilemesi gerekir.

Doğru siyaseti üretebilmek için öncelikle istek sonra da cesaret ve gayret talep ediyoruz sizden.

Çünkü çok iyi biliyoruz ki Boğaziçi meselesi memleket meselesidir ve çözüme de ancak, sorunu sürekli gündemde tutarak, her meşru mecrada mücadele ederek ve doğruyu yılmadan arayarak  ulaşabiliriz.

Atanmış rektör ve rektör yardımcıları istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğiz. 

Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni -4 Temmuz 2021

“Şiddetiniz, direnişimiz karşısındaki çaresizliği gösteriyor”

Mezun nöbetinde çevrimiçi olarak bir araya gelen Boğaziçililer, keyfi uygulamalarla kilit altına alınan üniversitelerinde son yaşanan olaylara değinerek kilit altına alınan kampüsteki polis ve güvenlikçi şiddetinin, yasakların, keyfi uygulamaların direniş karşısındaki çaresizliği gösterdiğini vurguladı. 

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen 150 mezun dokuzuncu buluşmalarında hafta sonu kilit altına alınan üniversitelerinde yaşananlara dikkat çekti. Polis ve güvenlikçilerin öğrencileri darp ettiğine, akademisyenleri kampüse almadığına dikkat çeken mezunlar, “Bunlar direnişimiz karşısındaki çaresizliğin görüntüleri” diye konuştu.

Atanmış rektöre karşı Boğaziçi bileşenleri olarak sürdürdükleri  direnişin altıncı ayını doldurduğuna da vurgu yapan mezunlar, Melih Bulu’nun göreve atandığı günlerde “İstifayı düşünmüyorum, bu kriz altı ay içinde biter” sözlerini hatırlatarak “Gözaltılar, soruşturmalar, polis şiddeti,  güvenlikçi terörü, siyasetçi tehdidiyle geçen bu altı ayın sonunda hiçbirimiz aynı insan değiliz artık. Boğaziçi bileşenleri olarak bizler birbirimizi bulduk, yan yana durduk, beraber öğrendik;  dayanışmanın ve direnişin verdiği güçle her geçen gün biraz daha çoğaldık” diye konuştu. 

Melih Bulu ve etrafındaki kadronun  senatoyu ele geçirmek için dolaplar çevirmesine, gözdağı niyetine kampüse kameralar yerleştirmesine rağmen, üniversitenin içinde güvenlikçi çemberi olmadan, ıslıkları duymadan dolaşamadıklarını, kapalı kapılar ardında yaşamak zorunda kaldıklarını belirten mezunlar, atanmış idari kadroya seslenerek “Bu altı ayda sizler tutsak, bizler özgür olduk okulumuzda aslında; sizler aklınızı ve vicdanınızı kaybederken bizler yüreğimiz ve cesaretimizle yol aldık” şeklinde konuştu.   

“Bu yol bizi nereye götürürse götürsün bir arada hep bir adım önde olacağız. Çünkü demokrasi mücadelemizde, özgür ve özerk üniversite talebimizde haklıyız, ısrarcıyız ve birlikte sizden çok daha güçlüyüz” diyen Boğaziçi mezunları, atanmış rektör ve rektör yardımcıları istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar direnişten vazgeçmeyeceklerini bir kez daha dile getirdiler ve nöbet sonunda  “Boğaziçi 6 Aydır Direniyor”, “Boğaziçi Kilit Altında” yazan  pankartlarla tepkilerini dile getirdiler.   

Mezun Nöbetleri – 4 Temmuz 2021

Bugün 4Temmuz Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz dokuzuncu nöbetimiz.

Bu hafta, atanmış rektöre karşı Boğaziçi bileşenleri olarak sürdürdüğümüz direnişimizin altıncı ayını doldurduk.

Göreve atandığı günlerde “İstifayı düşünmüyorum, bu kriz altı ay içinde biter” diyen Melih Bulu’ya ve etrafındaki atanmışlara seslenmek istiyoruz bir kez daha:

Gözaltılar, soruşturmalar, polis şiddeti, siyasetçi tehdidiyle geçen bu altı ayın sonunda hiçbirimiz aynı insan değiliz artık. Boğaziçi bileşenleri olarak bizler birbirimizi bulduk, yan yana durduk, beraber öğrendik;  dayanışmanın ve direnişin verdiği güçle her geçen gün biraz daha çoğaldık.

Sizler ise yapayalnız kaldınız bu altı ayda. Senatoyu ele geçirmek için çevirdiğiniz dolaplara, gözdağı niyetine kampüse yerleştirdiğiniz kameralara rağmen, yönettiğinizi iddia ettiğiniz üniversitenin içinde güvenlikçi çemberi olmadan, ıslıkları duymadan adım atamıyor, kapalı kapılar ardında yaşamak zorunda kalıyorsunuz.

Bu altı ayda sizler tutsak, bizler özgür olduk okulumuzda; sizler aklınızı ve vicdanınızı kaybederken bizler yüreğimiz ve cesaretimizle yol aldık.   

Bize umut ve direnç veren bu altı ayın sonunda şunu çok iyi biliyoruz artık: Bu yol bizi nereye götürürse götürsün el ele tutuşarak hep bir adım önde olacağız. Çünkü demokrasi mücadelemizde, özgür ve özerk üniversite talebimizde haklıyız, ısrarcıyız ve birlikte sizden çok daha güçlüyüz.  

Korkunuzdan okulumuzu kilit altına da alsanız, kampüse onlarca kamera da yerleştirseniz bilin ki siz hep kaybeden olacaksınız.

Atanmış rektör ve rektör yardımcıları istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğiz. 

Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 27 Haziran 2021

“Kararlılığımız ve direncimiz karşısında kaybedeceksiniz”

Mezun nöbetinde sekizinci kez bir araya gelen Boğaziçililer, üniversite senatosunun atanmış rektör ve ekibi tarafından gasp edilmesini pankartlarla protesto etti.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbette bir araya gelen mezunlar, senato toplantısında yaşananlara tepkilerini dile getirdi. 

Gayrimeşru yollarla senatoyu ele geçirmek isteyen, mükerrer oylarla senatörlerin iradesini hiçe sayan kadronun, senato toplantısında “Eğer buradan karar çıkmazsa biz hocayı istediğimiz gibi alırız” dediğine dikkat çeken mezunlar, yaptıkları basın açıklamasında “Tamamen siyasi atmosfere dayalı sahte gücünüzü ne güzel göstermiş, niyetinizi tek cümleyle ne güzel anlatmışsınız; hukuksuzluğu, adaletsizliği, liyakatsizliği ne güzel özetlemişsiniz” diye konuştu.

Mezunlar, üniversitenin atanmış yönetimine “Hırsınız, hıncınız öyle karartmış ki gözünüzü, ele geçirmek istediğiniz kurumun aslında sadece bir bina olmadığını, ülkemizin gençlerinin geleceği olduğunu göremiyorsunuz. Ona zarar vererek aslında kendiniz dahil hiç kimseye yaşam alanı bırakmadığınızı anlayamıyorsunuz” diye seslendi. 

“Kararlılığımız ve direncimiz karşısında kaybedeceksiniz, çünkü bizler daha dayanıklıyız; haklıyız, güçlüyüz ve kalabalığız. Aklımızı ve vicdanımızı koruyoruz. Unutmayın; her şeyi görüyoruz, hepinizi tanıyoruz” diyen Boğaziçi mezunları, mücadelelerine yılmadan devam edeceklerini vurgulayarak üzerlerinde “Senatomuz Gasp Ediliyor,” “Üniversitene Sahip Çık” ve  “Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz” yazılı pankartlarla tepkilerini dile getirdiler.

Mezun Nöbetleri – 27 Haziran 2021

Bugün 20 Haziran Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz yedinci nöbetimiz.

Bu hafta,  Boğaziçi bileşenleri olarak çok değerli bir ödülle onurlandırıldık.

İnsan Hakları Derneği kurucularından ve yöneticilerinden Ayşenur Zarakolu adına verilen “Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü”ne bu yıl milletvekilliği düşürüldükten sonra tutuklanan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’yla birlikte bizler de layık görüldük. Bu değerli ödül bize, altı aydır yılmadan, inatla sürdürdüğümüz direnişimizde yalnız olmadığımızı ve doğru yolda yürüdüğümüzü bir kez daha hatırlattı. 

İnsan Hakları Derneği’ne bu değerli ödülü için bir kez daha mezunlar olarak teşekkür etmek isteriz.

Geride bıraktığımız hafta bize bir şeyi daha hatırlattı: Mücadele ettiğimiz güçlerin kötü niyetlerini senatoyu gasp girişimleriyle nasıl sergilediklerini de bir kez daha hep beraber görmüş olduk.

Üniversite senatomuz, bizim kalbimizdir. Üniversitemizin işleyişinin en önemli aygıtıdır ve bu işleyişi düzenleyen kanunları yapar.

Siyasal sadakate dayalı akademik bir kadro özleminde olan bu atanmışlar grubu, senatoyu hedef alarak yalnız akademik işleyişe müdahale etmeyi değil üniversitemizin demokrasi kültürünü de zedelemeyi amaçlamaktadır.

Senatonun özgür ve özerk olarak çalışabilmesi, fakülte ve enstitülerimizin gerçek anlamda temsil edilmesi YÖK’ün de desteğiyle engelleniyor. Seçilmiş isimler göreve atanmazken, atanmış rektörün önerileri vakit kaybetmeden hayata geçiriliyor, bu kişiler birden fazla birimi temsil etmeye uğraşıyor. Özetle senato, akademisyenlerin deyimiyle “çok şapkalıların” boy gösterdiği bir tiyatroya çevrilmeye çalışılıyor.

Bu tür kurnazlıklar, demokratik olarak işleyen bir sistemin, senatoda sayısal çoğunluğu sağlamak için suistimal edildiğinin de göstergesidir, gasp girişimidir ve bilinmelidir ki sadece bizim üniversitemizin değil ülkemiz gençlerinin geleceğine de kastetmektedir.   

İşte bu nedenle, akademisyenlerin çağrısını özgür ve özerk üniversite idealini destekleyen herkes duysun istiyoruz. Bu ideale sahip herkesi Boğaziçi Üniversitesi’nde aylardır yürüttüğümüz mücadelemize destek vermeye, gençlerimizin geleceği için bizimle birlikte üniversitemize sahip çıkmaya çağırıyoruz.  

Unutmayalım, bu düzeni ancak yılmadan, yorulmadan, gücümüzü hiç kaybetmeden, hep beraber mücadele ederek ve sesimizi daima çoğaltarak değiştirebiliriz.   

Kabul Etmiyoruz.  Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri Basın Bülteni – 20 Haziran 2021

“Senatoya müdahale geleceğimize müdahaledir ” 

Mezun nöbetinde bir araya gelen Boğaziçililer yaptıkları açıklamada, üniversite senatosunun yönetim tarafından gaspedilmeye çalışıldığını belirterek özgür ve özerk üniversite idealini destekleyen herkesi Boğaziçi direnişine destek vermeye çağırdı.

Boğaziçi Üniversitesi direnişini genişletmek ve akademisyenlerle öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla her pazar çevrimiçi nöbetle bir araya gelen mezunlar atanmış rektör ve etrafındaki idari kadronun senatoda sayısal çoğunluğu ele geçirmek için yaptığı oyunlara değinerek, özgür ve özerk üniversite idealinde buluşan herkesi altı aydır tüm bileşenlerce yürütülen mücadeleye destek olmaya çağırdı.  

Nöbet sonrası yaptıkları basın açıklamasında senatonun üniversite için önemine değinen mezunlar “Üniversite senatomuz, bizim kalbimizdir. Üniversitemizin işleyişinin en önemli aygıtıdır ve bu işleyişi düzenleyen kanunları yapar. Siyasal sadakate dayalı akademik bir kadro özleminde olan bu atanmışlar grubu, senatoyu hedef alarak yalnız akademik işleyişe müdahale etmeyi değil üniversitemizin demokrasi kültürünü de zedelemeyi amaçlamaktadır” diye konuştu.  

“Senatonun özgür ve özerk olarak çalışabilmesi, fakülte ve enstitülerimizin gerçek anlamda temsil edilmesi YÖK’ün de desteğiyle engelleniyor” diyen mezunlar seçilmiş isimlerin göreve atanmadığına,  atanmış rektörün önerilerininse vakit kaybetmeden hayata geçirildiğine dikkat çekti. Bir kişinin birden fazla birimi temsil etmeye çalıştığını belirten mezunlar, “Bu tür kurnazlıklar, demokratik olarak işleyen bir sistemin suistimal edildiğinin de göstergesidir, gasp girişimidir ve bilinmelidir ki sadece bizim üniversitemizin değil ülkemiz gençlerinin geleceğine de kastetmektedir” dedi.   

Özgür ve özerk üniversite idealini destekleyen herkesi Boğaziçi Üniversitesi’nde aylardır tüm bileşenler tarafından yürütülen mücadeleye destek vermeye çağıran mezunlar, “Unutmayalım, bu düzeni ancak yılmadan, yorulmadan, gücümüzü hiç kaybetmeden, hep beraber mücadele ederek ve sesimizi daima çoğaltarak değiştirebiliriz” diye konuştu.    

Mezun Nöbetleri – 20 Haziran 2021

Bugün 20 Haziran Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz yedinci nöbetimiz.

Bu hafta,  Boğaziçi bileşenleri olarak çok değerli bir ödülle onurlandırıldık.

İnsan Hakları Derneği kurucularından ve yöneticilerinden Ayşenur Zarakolu adına verilen “Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü”ne bu yıl milletvekilliği düşürüldükten sonra tutuklanan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’yla birlikte bizler de layık görüldük. Bu değerli ödül bize, altı aydır yılmadan, inatla sürdürdüğümüz direnişimizde yalnız olmadığımızı ve doğru yolda yürüdüğümüzü bir kez daha hatırlattı. 

İnsan Hakları Derneği’ne bu değerli ödülü için bir kez daha mezunlar olarak teşekkür etmek isteriz.

Geride bıraktığımız hafta bize bir şeyi daha hatırlattı: Mücadele ettiğimiz güçlerin kötü niyetlerini senatoyu gasp girişimleriyle nasıl sergilediklerini de bir kez daha hep beraber görmüş olduk.

Üniversite senatomuz, bizim kalbimizdir. Üniversitemizin işleyişinin en önemli aygıtıdır ve bu işleyişi düzenleyen kanunları yapar.

Siyasal sadakate dayalı akademik bir kadro özleminde olan bu atanmışlar grubu, senatoyu hedef alarak yalnız akademik işleyişe müdahale etmeyi değil üniversitemizin demokrasi kültürünü de zedelemeyi amaçlamaktadır.

Senatonun özgür ve özerk olarak çalışabilmesi, fakülte ve enstitülerimizin gerçek anlamda temsil edilmesi YÖK’ün de desteğiyle engelleniyor. Seçilmiş isimler göreve atanmazken, atanmış rektörün önerileri vakit kaybetmeden hayata geçiriliyor, bu kişiler birden fazla birimi temsil etmeye uğraşıyor. Özetle senato, akademisyenlerin deyimiyle “çok şapkalıların” boy gösterdiği bir tiyatroya çevrilmeye çalışılıyor.

Bu tür kurnazlıklar, demokratik olarak işleyen bir sistemin, senatoda sayısal çoğunluğu sağlamak için suistimal edildiğinin de göstergesidir, gasp girişimidir ve bilinmelidir ki sadece bizim üniversitemizin değil ülkemiz gençlerinin geleceğine de kastetmektedir.   

İşte bu nedenle, akademisyenlerin çağrısını özgür ve özerk üniversite idealini destekleyen herkes duysun istiyoruz. Bu ideale sahip herkesi Boğaziçi Üniversitesi’nde aylardır yürüttüğümüz mücadelemize destek vermeye, gençlerimizin geleceği için bizimle birlikte üniversitemize sahip çıkmaya çağırıyoruz.  

Unutmayalım, bu düzeni ancak yılmadan, yorulmadan, gücümüzü hiç kaybetmeden, hep beraber mücadele ederek ve sesimizi daima çoğaltarak değiştirebiliriz.   

Kabul Etmiyoruz.  Vazgeçmiyoruz.