Mezun Nöbetleri – 15 Ağustos 2021

Bugün 15 Ağustos  2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla bir araya geldiğimiz onbeşinci nöbetimiz.

Melih Bulu görevden alındı lakin okulumuzdaki yanlışlar sürüyor. Bulu döneminde yardımcılığa talip olanlar, bugün hala Boğaziçi’nde hasar üstüne hasar eklemeye devam ediyorlar. Okulumuz hala; polis ablukasında, kampüste kolluk yoğunluğu devam ediyor; hukuksuzca bir gecede açılan fakültelere, yine hukuksuzca, ÜYK kararı olmaksızın personel alımı yapılıyor; hatta bununla yetinilmeyip kişiye özel personel alım ilanları hazırlanıyor; üniversite senatosu işlevsizleştirilmeye, hukuksuz üye atamalarıyla ele geçirilmeye, her iki üst kurul üyeleri yıldırılmaya çalışılıyor; sözleşmeleri hukuksuzca ve keyfi bir biçimde iptal edilen akademisyenler, hakkını mahkemede arıyor. Onarılması güç hasarlar listesi uzadıkça uzuyor.

Biz mezunlar;

–                 Ulusal ve uluslararası akademik camiada ciddi tepkilere yol açan, kamu vicdanını yaralayan atama ve kararların geri alınmasını,

–                 Her ne kadar Boğaziçi camiasında yıllarca görev yapmış olsalar da, üniversitemizin, demokratik, çoğulcu, kapsayıcı ve özgürlükçü kurumsal kültürünü, işleyişini ve geleneğini asla içselleştirmedikleri icraatlarıyla sabit olan Rektör Vekili Naci İnci ve yardımcılarının ivedilikle istifa etmelerini,

–                 30 Temmuz’da akademisyenlerimizin yaptığı rektör adayı belirleme oylamasında ezici çoğunlukla güven oyu alamayan  Naci İnci ve Gürkan Kumbaroğlu’nun derhal adaylıktan çekilmelerini,

–                 Şeffaf ve demokratik yollarla seçilmiş Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlerinin bir an önce asaleten bu görevlere atanmalarını,

–                 Bir gecede kurulan Hukuk Fakültesi’ne atanmış Selami Kuran’ın, görevlendirilmiş Muzaffer Eroğlu’nun ve usulsüzce ÜYK’ya seçilmiş Haluk Özener’in istifa etmelerini,

–                 Değerli akademisyenlerimiz, Feyzi Erçin’in ve Can Candan ile ilgili kararların derhal iptal edilmesini

talep ediyoruz ve güven oyu alan 17 rektör adayı akademisyenimizi koşulsuz destekliyoruz.

Tüm Boğaziçi camiası gibi, biz mezunlar da, ülkemizde yaşanan doğal afetlerden büyük üzüntü duyduğumuzu, yaşanan acılardan, kayıplardan mağdur olan tüm vatandaşlarımızın yanında ve destekçileri olduğumuzu tekrar belirtmek isteriz.

Güzel ülkemizde güzel yarınlar umudundan gayrısını #kabuletmiyoruzvazgeçmiyoruz

Mezun Nöbetleri – 8 Ağustos 2021

Bugün 8 Ağustos  2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla bir araya geldiğimiz ondördüncü  nöbetimiz.

Zor bir haftayı geride bıraktık. Alev almış bir ülkede ardarda yaşanan yangın ve sel felaketlerinde hayatını kaybeden tüm canlıların yasını tutuyoruz.

Üzüntü ve çaresizlik içinde, yönetimin tercihlerine, yöneticilerin beceriksizliğine, kibrine ve düşmanlığına tanıklık ettiğimiz bu haftada,  umut veren  dev bir dayanışmanın her şeye rağmen inat ve ısrarla yeşermesini  de izledik.  Tüm zorluklara rağmen mücadelelerinde yılmayan görevlilere,  onlarla birlikte hortum tutan, malzeme dağıtan, kelebeğe su veren, kuzuları kucaklayan herkese, baskı ve şiddete boyun eğmeyen gazetecilere minnettarız.

Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne yapılacak atama için başvuruların tamamlandığı bu haftada akademisyenler, üniversite içinden aday olarak destekledikleri 17 profesörün ismini duyurdular ve   kamuoyuna çok net bir mesaj ilettiler:

Yeni ve çok daha kapsayıcı bir rektör belirleme yöntemi geliştirilene kadar, Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olacak kişinin bu 17 isim arasından seçilmesini asgari talepleri olarak duyuran akademisyenler, toplumun müşterek değeri olan özgür ve özerk  üniversite için tüm kesimleri  bu değeri korumaya ve geliştirmeye çağırdılar.

Bizler de akademisyenlerin güvensizlik oyu verdiği eski Rektör Melih Bulu’nun ekibinde görev almış Naci İnci ve Gürkan Kumbaroğlu’nun rektör adaylıklarını desteklemiyor, atanmış eski yönetim tarafından göreve getirilen tüm yönetim kadrosunun istifasını talep ediyoruz.

Yetersizlikleri ve senato toplantılarında yaptıkları usulsüzlüklerle üniversitemize zarar vermeye devam eden bu idari kadro, son olarak Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu’nun Ofis Koordinatörü Cemre Baytok’un işine, sudan bahanelerle son verdi. Okulumuzun tanıtım haftasında akademisyenler,  hukuksuzca işten çıkarılan tüm üniversite çalışanları için rektörlük önünde oturma eylemlerini sürdürürken, kampüsümüz yine polis ablukası altında, öğrenciler ise güvenlikçi gözetimindeydi.

Türkiye’de her an, her alanda daha güçlü bir dayanışmanın doğuşuna şahit olduğumuz şu günlerde artık daha iyi biliyoruz ki, toplumsal muhalefet olarak verdiğimiz her mücadeleyi,  yan yana durarak, bize dayatılanları kabul etmeyerek ve direnişten vazgeçmeyerek kazanacağız.

Biz mezunlar, üniversitemizin kurumsal işleyişine zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar buradayız. Akademisyenlerin açtığı tüm davaların da, öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan soruşturma ve yargılamaların da takipçisi olmaya devam ediyoruz.

Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri – 1 Ağustos 2021

Bugün 1 Ağustos  2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla bir araya geldiğimiz onüçüncü  nöbetimiz.

Boğaziçi bileşenleri olarak özgür akademi, özerk üniversite talebiyle yedi aydır sürdürdüğümüz direnişimizde bu hafta, üniversitemizin tarihinde ilk kez yaşanan gelişmelere tanık olduk.

Akademisyenlerin başlattığı rektör adayı belirleme süreci,  dünya çapında 17 değerli ismin üniversite yönetimine talip olması ve meslektaşlarından güven oyu almasıyla sona erdi. Buna paralel olarak öğrenciler, idari kadro ve mezunlar da bir destek  oylaması gerçekleştirdiler.

Bu süreç sonunda YÖK’ün önünde Boğaziçi rektörlüğü için üniversitenin desteklediği uzun bir aday listesi bulunuyor. Üniversitemizin ilkelerine sadık kalacaklarını duyuran bu isimler, son yedi ayda yaşananların tekrarlanmaması, kuruma verilen hasarın hızla giderilebilmesi için çalışacaklarını beyan ederek üniversitelerde yaşanan yönetsel krizlerin aşılabilmesi için, değişim koşullarının oluşmasına katkı sağlayacaklarını duyurdular. 

Öncelikle YÖK’ün ve diğer ilgili kurumların bu çağrıyı ciddiye almasını, doğru değerlendirmesini ve yükseköğretimde yeni bir yönetişim modeline geçebilmemizi sağlayacak adımları, önerileri tartışmaya açmasını talep ediyoruz.

2 Ağustos’tan sonra yaşanacak gelişmeler ne yönde olursa olsun bizler, bu geçiş sürecinde, bu taleplerimizin takipçisi olacak, bilimsel ve evrensel ilkelerle işleyen yeni bir üniversiteye kavuşmamızı sağlayacak  yasal düzenlemelerin hayata geçmesi için mücadele edeceğiz.

Boğaziçi direnişi Türkiye için bir milat olsun istiyoruz.

Bizleri tüm farklılıklarımıza rağmen bir araya getiren bu direniş bundan sonra sadece bizi değil Türkiye’yi ileriye taşısın istiyoruz. “Boğaziçi dersleri” hepimize gerçekten ders olsun istiyoruz.

Çünkü sorunları ortada olan mevcut sistemi bu inanç, ısrar ve gayretle geride bırakabileceğimize, şimdiye kadar ertelenen, görmezden gelinen çözüm önerilerini tüm bileşenlerin ve aynı ideali paylaşan tüm kesimlerin katılımıyla tartışıp politika üretebileceğimize gönülden inanıyoruz.

Bizler, üniversitemizin kurumsal işleyişine zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar buradayız. Akademisyenlerin açtığı sayısız davanın da, öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan soruşturma ve yargılamaların da takipçisi olmaya devam ediyoruz.

Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri – 25 Temmuz 2021

Bugün 25 Temmuz  2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz onikinci nöbetimiz.

Boğaziçi bileşenleri olarak geride bıraktığımız haftayı, üniversitemizde son iki yüz günde yaşananların tekrar etmemesi için neler yapılabileceğini konuşarak ve seçim arifesinde yolumuzu belirlemeye çalışarak geçirdik.

Ve bir şeyi farkettik hep beraber:

Boğaziçi direnişinin aslında ne olduğunu, sadece bize değil demokrasi mücadelesi veren herkese ne göstermeye çalıştığını durup düşünmemiz gereken bir andayız bugün.

Çünkü eğer aklımız ve vicdanımızla bakabilmişsek son yedi aya, bu mücadelenin bize öğrettiği bir şeyler olmalı mutlaka.

Bileşenler olarak bizler, neyin mücadelesini verdiğimizi çok iyi biliyor, üniversitenin onayından geçmemiş, ilkeleriyle uyuşmayan bir yöneticinin asla kabul görmeyeceğini, inat ve ısrarla, alelacele iş yapmanın ne kuruma ne de Türkiye’ye bir yarar sağlamayacağını, bu yanlışın bizi bir doğruya ulaştırmayacağını  yeniden vurgulama ihtiyacı duyuyoruz.

Önümüzdeki kritik dönemde akademisyenlerin başlattığı rektör adaylarını belirleme sürecinin ve duyurdukları kriterlerin destekçisi olmaya devam edecek, Boğaziçi derslerinden elde ettiğimiz somut değişim taleplerinin hayata geçmesi için gayret sarfedeceğiz.

Ancak öğrendiklerimiz bunlarla sınırlı kalmamalı artık.

Üniversitelerde yaşanan yönetsel krizlerin aşılabilmesi için, kalıcı dönüşüm ihtiyacının önemini daha iyi kavramalı, yükseköğretimde yeni bir yönetişim modeline geçebilmemizi, bilimsel ve evrensel ilkelerle işleyen yeni bir üniversiteye kavuşmamızı sağlayacak  yasal düzenlemeleri konuşmaya başlamalıyız artık.

Bizler, özerk ve özgür üniversite için gerekli olan değişiklikler gerçekleşene kadar bu yolda çaba harcamaya devam edecek, üniversitemizin kurumsal işleyişine zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar burada olacağız.

Akademisyenlerin açtığı sayısız davanın da, öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan soruşturma ve yargılamaların da  takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri – 18 Temmuz 2021

Bugün 18 Temmuz  2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz onbirinci  nöbetimiz.

Üniversitemize 2 Ocak gece yarısı rektör olarak atanan Melih Bulu arkasında uzun bir hasar listesi bırakarak, 15 Temmuz’da yine bir gece yarısı görevinden alındı.  Bize, bir üniversitenin nasıl olmaması gerektiğini gösteren Bulu’nun gidişi, Boğaziçi bileşenleri olarak inat ve inançla sürdürdüğümüz direnişimizin başarısıdır.

Bu gelişme bize önümüzdeki dönem için yeni bir güç, yeni bir mücadele azmi kazandırdı. Çünkü sadece son dört günde yaşananlara bakarak yolun henüz başında olduğumuzun farkındayız.

Güvenlik görevlisi alımı için verilen ilanlar, dava süreci devam eden Hukuk Fakültesi’ne doçent ve araştırma görevlisi arayışı, son olarak da, on dört yıldır üniversitemizde görev yapan ve direnişimizin hafızasını oluşturan  Can Candan’ın vekaleten atanmış rektörün ilk icraatıyla görevine son verilmesi ve hakkında açılan disiplin soruşturması, bugüne kadar gördüğümüz  düşmanca tutumun  hız kesmeden sürdüğünü gösteriyor.

Ama biz yılmıyoruz.

Haklı olmanın verdiği güvenle dimdik durmaya devam ediyoruz.  Üniversitemizin demokratik yapısına büyük zarar veren Bulu döneminin tekrar etmemesi için tüm bileşenler olarak taleplerimizi dile getirmekten  de asla  vazgeçmiyoruz.  

Akademisyenler, üniversitemizin etik ilkelerine bağlılığını beyan eden kendi bünyemizdeki adaylarla yapılacak demokratik bir aday belirleme sürecinin başladığını ilan etmişlerdir. Mezunlar olarak onların bu iradesinin destekçisi olduğumuzu vurgulamak istiyoruz.

Mücadelesini verdiğimiz özerk üniversite, akademik yöneticilerini kendi bileşenlerince seçen, tabandan yönetilen ve bu işleyişi düzenleyen kanunlara sahip bir üniversite anlamına gelmektedir.   

Bu ideale sahip herkesi aylardır yürüttüğümüz mücadelemize destek vermeye, üniversite özerkliğinin sağlanabilmesi için gerekli politikaların üretilmesi konusunda ısrarcı olmaya çağırıyoruz.

Bu yolda artık bir dakika bile kaybetmeye tahammülümüz  kalmadı.  Vakit, hukuksuz uygulamalara, artarak devam eden yıldırma girişimlerine, tehditlere karşı daha da güçlü durma  ve değişim için harekete geçme vaktidir.

Vekaleten atanmış rektör ve yardımcıları istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar biz buradayız. 

Mezunlar olarak gündeme getirdiğimiz intihal dosyasının da, akademisyenlerin  açtığı davaların da, öğrencileri eğitim haklarından mahrum bırakan soruşturma ve yargılamaların da  takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Kabul Etmiyoruz.  Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri – 11 Temmuz 2021

Bugün 11 Temmuz  2021 Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz onuncu nöbetimiz.

Boğaziçi bileşenleri olarak altı aydır yürüttüğümüz direnişimiz geçen hafta yeni bir ödülün sahibi oldu:

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin, basın özgürlüğünün önemini vurgulamak amacıyla 1989 yılından bu yana verdiği Basın Özgürlüğü Ödülü’ne kurum olarak Türk Tabipleri Birliği ile birlikte “Boğaziçi Üniversitesi Demokratik Direniş Bileşenleri“ olarak bizler de layık görüldük. Bu değerli ödülle mücadelemize güç ve moral veren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne  teşekkür ederiz.

Geride bıraktığımız hafta, üniversitemizde her geçen gün baskısını artıran güvenlikçi zihniyetle mücadele içinde geçti. Kampüsümüz, tarihinde ilk kez, öğrenci ve akademisyenlere keyfi şekilde kapatılırken  barışçıl protesto haklarını kullanan öğrenciler güvenlikçi şiddetine maruz kaldı, darp edildi. Atanmış yönetimin düşmanca tutumu, baskıcı uygulamaları sadece öğrencilere karşı değil akademisyenlere karşı da çeşitli şekillerde hafta boyu devam etti.

Gücü sadece emrindeki güvenlikçilere yeten, onun dışında hiçbir şeyi yönetemeyen, kampüs içinde ne sevgi ne de saygı gören, başını eğmeden dolaşamayan bu atanmış kadro, üniversitemizde kaba kuvvet ve düşmanlıkla geçirdiği her gün suç işlemektedir ve yaşananlardan da birincil derecede sorumludur. Bu kişilerin işlediği suçların cezasız kalmaması için biz mezunlar da takipte olacağız. 

Geçen hafta ayrıca, üniversitemizin farklı fakültelerinde görevli bir akademisyen heyetinin Meclis temasları da gündemdeydi.  Altı siyasi partiyi ziyaret eden akademisyenler milletvekilleriyle, üniversitemizin ilkelerini ve üniversite yönetim yapılanmasına ilişkin çalışma komisyonunun raporunu paylaştı.

Bu vesileyle biz de, özellikle muhalefet milletvekillerine bir çağrıda bulunmak istiyoruz:

Güvenlikçi şiddetine, senato gaspına, liyakatsiz kadrolara, hukuksuz uygulamalara, keyfi yönetime karşı gelebilmenin, özgür ve özerk bir üniversiteye kavuşmanın yolu doğruyu aramakla, doğru politikalar üretmekle mümkün olur. Altı aydır dile getirdiğimiz taleplerin siyasete nasıl yansıtılacağının, ihtiyaç duyulan düzenlemelerin nasıl hayata geçirilebileceğinin yollarını bulmak siz milletvekillerinin sorumluluğudur.

İtiraz çığlıklarımızın anlamlı bir çözüm üretebilmesi, özgür ve özerk üniversitelerin, güvenli kampüslerin, liyakate dayalı yönetim anlayışının hayatımızda yer bulabilmesi için siyasi aklın öncelikle yapıcı bir arayışa girmesi, ardından da daha iyiye gidebileceğimiz bir siyaset yaklaşımı sergilemesi gerekir.

Doğru siyaseti üretebilmek için öncelikle istek sonra da cesaret ve gayret talep ediyoruz sizden.

Çünkü çok iyi biliyoruz ki Boğaziçi meselesi memleket meselesidir ve çözüme de ancak, sorunu sürekli gündemde tutarak, her meşru mecrada mücadele ederek ve doğruyu yılmadan arayarak  ulaşabiliriz.

Atanmış rektör ve rektör yardımcıları istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğiz. 

Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri – 4 Temmuz 2021

Bugün 4Temmuz Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz dokuzuncu nöbetimiz.

Bu hafta, atanmış rektöre karşı Boğaziçi bileşenleri olarak sürdürdüğümüz direnişimizin altıncı ayını doldurduk.

Göreve atandığı günlerde “İstifayı düşünmüyorum, bu kriz altı ay içinde biter” diyen Melih Bulu’ya ve etrafındaki atanmışlara seslenmek istiyoruz bir kez daha:

Gözaltılar, soruşturmalar, polis şiddeti, siyasetçi tehdidiyle geçen bu altı ayın sonunda hiçbirimiz aynı insan değiliz artık. Boğaziçi bileşenleri olarak bizler birbirimizi bulduk, yan yana durduk, beraber öğrendik;  dayanışmanın ve direnişin verdiği güçle her geçen gün biraz daha çoğaldık.

Sizler ise yapayalnız kaldınız bu altı ayda. Senatoyu ele geçirmek için çevirdiğiniz dolaplara, gözdağı niyetine kampüse yerleştirdiğiniz kameralara rağmen, yönettiğinizi iddia ettiğiniz üniversitenin içinde güvenlikçi çemberi olmadan, ıslıkları duymadan adım atamıyor, kapalı kapılar ardında yaşamak zorunda kalıyorsunuz.

Bu altı ayda sizler tutsak, bizler özgür olduk okulumuzda; sizler aklınızı ve vicdanınızı kaybederken bizler yüreğimiz ve cesaretimizle yol aldık.   

Bize umut ve direnç veren bu altı ayın sonunda şunu çok iyi biliyoruz artık: Bu yol bizi nereye götürürse götürsün el ele tutuşarak hep bir adım önde olacağız. Çünkü demokrasi mücadelemizde, özgür ve özerk üniversite talebimizde haklıyız, ısrarcıyız ve birlikte sizden çok daha güçlüyüz.  

Korkunuzdan okulumuzu kilit altına da alsanız, kampüse onlarca kamera da yerleştirseniz bilin ki siz hep kaybeden olacaksınız.

Atanmış rektör ve rektör yardımcıları istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren gayrimeşru tüm atamalar, uygulamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğiz. 

Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri – 27 Haziran 2021

Bugün 20 Haziran Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz yedinci nöbetimiz.

Bu hafta,  Boğaziçi bileşenleri olarak çok değerli bir ödülle onurlandırıldık.

İnsan Hakları Derneği kurucularından ve yöneticilerinden Ayşenur Zarakolu adına verilen “Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü”ne bu yıl milletvekilliği düşürüldükten sonra tutuklanan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’yla birlikte bizler de layık görüldük. Bu değerli ödül bize, altı aydır yılmadan, inatla sürdürdüğümüz direnişimizde yalnız olmadığımızı ve doğru yolda yürüdüğümüzü bir kez daha hatırlattı. 

İnsan Hakları Derneği’ne bu değerli ödülü için bir kez daha mezunlar olarak teşekkür etmek isteriz.

Geride bıraktığımız hafta bize bir şeyi daha hatırlattı: Mücadele ettiğimiz güçlerin kötü niyetlerini senatoyu gasp girişimleriyle nasıl sergilediklerini de bir kez daha hep beraber görmüş olduk.

Üniversite senatomuz, bizim kalbimizdir. Üniversitemizin işleyişinin en önemli aygıtıdır ve bu işleyişi düzenleyen kanunları yapar.

Siyasal sadakate dayalı akademik bir kadro özleminde olan bu atanmışlar grubu, senatoyu hedef alarak yalnız akademik işleyişe müdahale etmeyi değil üniversitemizin demokrasi kültürünü de zedelemeyi amaçlamaktadır.

Senatonun özgür ve özerk olarak çalışabilmesi, fakülte ve enstitülerimizin gerçek anlamda temsil edilmesi YÖK’ün de desteğiyle engelleniyor. Seçilmiş isimler göreve atanmazken, atanmış rektörün önerileri vakit kaybetmeden hayata geçiriliyor, bu kişiler birden fazla birimi temsil etmeye uğraşıyor. Özetle senato, akademisyenlerin deyimiyle “çok şapkalıların” boy gösterdiği bir tiyatroya çevrilmeye çalışılıyor.

Bu tür kurnazlıklar, demokratik olarak işleyen bir sistemin, senatoda sayısal çoğunluğu sağlamak için suistimal edildiğinin de göstergesidir, gasp girişimidir ve bilinmelidir ki sadece bizim üniversitemizin değil ülkemiz gençlerinin geleceğine de kastetmektedir.   

İşte bu nedenle, akademisyenlerin çağrısını özgür ve özerk üniversite idealini destekleyen herkes duysun istiyoruz. Bu ideale sahip herkesi Boğaziçi Üniversitesi’nde aylardır yürüttüğümüz mücadelemize destek vermeye, gençlerimizin geleceği için bizimle birlikte üniversitemize sahip çıkmaya çağırıyoruz.  

Unutmayalım, bu düzeni ancak yılmadan, yorulmadan, gücümüzü hiç kaybetmeden, hep beraber mücadele ederek ve sesimizi daima çoğaltarak değiştirebiliriz.   

Kabul Etmiyoruz.  Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri – 20 Haziran 2021

Bugün 20 Haziran Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz yedinci nöbetimiz.

Bu hafta,  Boğaziçi bileşenleri olarak çok değerli bir ödülle onurlandırıldık.

İnsan Hakları Derneği kurucularından ve yöneticilerinden Ayşenur Zarakolu adına verilen “Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü”ne bu yıl milletvekilliği düşürüldükten sonra tutuklanan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’yla birlikte bizler de layık görüldük. Bu değerli ödül bize, altı aydır yılmadan, inatla sürdürdüğümüz direnişimizde yalnız olmadığımızı ve doğru yolda yürüdüğümüzü bir kez daha hatırlattı. 

İnsan Hakları Derneği’ne bu değerli ödülü için bir kez daha mezunlar olarak teşekkür etmek isteriz.

Geride bıraktığımız hafta bize bir şeyi daha hatırlattı: Mücadele ettiğimiz güçlerin kötü niyetlerini senatoyu gasp girişimleriyle nasıl sergilediklerini de bir kez daha hep beraber görmüş olduk.

Üniversite senatomuz, bizim kalbimizdir. Üniversitemizin işleyişinin en önemli aygıtıdır ve bu işleyişi düzenleyen kanunları yapar.

Siyasal sadakate dayalı akademik bir kadro özleminde olan bu atanmışlar grubu, senatoyu hedef alarak yalnız akademik işleyişe müdahale etmeyi değil üniversitemizin demokrasi kültürünü de zedelemeyi amaçlamaktadır.

Senatonun özgür ve özerk olarak çalışabilmesi, fakülte ve enstitülerimizin gerçek anlamda temsil edilmesi YÖK’ün de desteğiyle engelleniyor. Seçilmiş isimler göreve atanmazken, atanmış rektörün önerileri vakit kaybetmeden hayata geçiriliyor, bu kişiler birden fazla birimi temsil etmeye uğraşıyor. Özetle senato, akademisyenlerin deyimiyle “çok şapkalıların” boy gösterdiği bir tiyatroya çevrilmeye çalışılıyor.

Bu tür kurnazlıklar, demokratik olarak işleyen bir sistemin, senatoda sayısal çoğunluğu sağlamak için suistimal edildiğinin de göstergesidir, gasp girişimidir ve bilinmelidir ki sadece bizim üniversitemizin değil ülkemiz gençlerinin geleceğine de kastetmektedir.   

İşte bu nedenle, akademisyenlerin çağrısını özgür ve özerk üniversite idealini destekleyen herkes duysun istiyoruz. Bu ideale sahip herkesi Boğaziçi Üniversitesi’nde aylardır yürüttüğümüz mücadelemize destek vermeye, gençlerimizin geleceği için bizimle birlikte üniversitemize sahip çıkmaya çağırıyoruz.  

Unutmayalım, bu düzeni ancak yılmadan, yorulmadan, gücümüzü hiç kaybetmeden, hep beraber mücadele ederek ve sesimizi daima çoğaltarak değiştirebiliriz.   

Kabul Etmiyoruz.  Vazgeçmiyoruz.

Mezun Nöbetleri – 13 Haziran 2021

Bugün 13 Haziran Pazar. Boğaziçi direnişini genişletmek, akademisyenlerin ve öğrencilerin sesini çoğaltmak amacıyla mezunlar olarak bir araya geldiğimiz altıncı nöbetimiz.

Bildiğiniz gibi Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin son nöbetinde üniversitemizin farklı bölümleri, akademik özgürlük ve kurumsal özerkliğin önemini vurgulamak ve akademik kurullarda usulünce alınmış kararlara yönetimden gelen müdahalelere dikkat çekmek amacıyla art arda açıklamalar yapmaya başladı.

Bu açıklamalarda her bölüm,  atanmış rektör ve etrafındaki idari kadroya seslenerek bir takım oyunlarla ele geçirmeye çalıştıkları, tepeden inme bir yaklaşımla yönetmeye çabaladıkları girişimlerin aslında o kurumun değerlerine ve ruhuna nasıl hasar verdiğini bir kez daha yüksek sesle,  ısrarla dile getirdi ve bu yaklaşıma karşı çok net tavır aldı.

Biz de bu açıklamaların ardından atanmış rektör ve etrafındaki kadroya sormak istiyoruz:

Siz nasıl bir üniversite hayal ediyorsunuz?

Bu görevleri kabul ederken, öğrencileri, akademisyenleri ve tüm bileşenleriyle size 160 gündür direnen, idarecisi olduğunu sandığınız üniversitedeki her bir bölümün bu kuruma verdiğiniz hasarı sıraladığı, itiraz ettiği, dayanışma içinde yan yana durduğu bir üniversite miydi hayaliniz?

Yönetmek için hukuksuz her yolu denediğiniz bu üniversitenin, bir takım kurnazlıklarla özerkliğini yok etmeye çalışmaktan yorulmadınız mı? Bu kadar baskı ve gözetimle, idari oyunlarla ele geçirmeye çalıştığınız üniversitemize bu şekilde zarar verdikçe başarılı olduğunuzu mu sanıyorsunuz?

Bilmenizi isteriz ki bizler, bu oyunlarınız karşısında yılmıyoruz, yorulmuyoruz. Ne yapmaya çalıştığınızı da gayet net görüyoruz. Sesimizi yükseltebileceğimiz, dayanışabileceğimiz her ortamda bir araya gelmeye, bu hukuksuzluğa itiraz etmeye devam edeceğiz. Çünkü şimdi yapacağımız her itiraz, nasıl bir geleceği hep beraber kuracağımıza da işaret edecektir.

Yüzü hiç kızarmadan üniversitemizde ders verdiği yalanını söyleyen atanmış rektör ve rektör yardımcıları istifa edene, kurumsal işleyişe zarar veren gayrimeşru tüm atamalar sona erdirilene ve hukuka aykırı şekilde kurulan fakültelerle ilgili karar geri alınana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğiz. 

Üniversitemizle ilgili akademisyenlerin açtığı tüm davaların takipçisi, destekçisi ve katılımcısıyız. Beklentimiz, bu davalarda ivedilikle yürütmenin durdurulması kararı verilmesi ve hayata geçirilen tüm usulsüz işlemlerin iptal edilmesidir. Konunun hızla değerlendirilmesi her geçen gün karşımıza çıkan yeni sorunların önlenebilmesi açısından son derece önemlidir. Hak, adalet ve demokrasi için: Kabul Etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz.